Makedonya'nın başkenti Üsküp'ten Türkiye'ye bakarken, 100 yıl önceyle bugünü hatta 90'ların ortasında yaşanan Balkanlar'ın parçalanmasıyla bugün Irak ve Suriye'de olanları kıyaslanmaması mümkün değil.
Aslında herkes, bu kıyaslamayı yapıyor ve bu yüzden Türkiye'nin topyekun karşı duruşuna sempatiyle bakıyor. Ama şunu da, FETÖ, DEAŞ ve PKK'nın hatta arkasındaki küresel güçlerin aynı zaman diliminde Türkiye'ye yüklenmesine karşı verilen mücadelenin nasıl seyredeceğini de merak ediyor.
O merakı bir turist rehberi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu sözüne atıf yaparak gideriyor: "Cumhurbaşkanımız 'hepiniz toptan gelin, topunuza yeteriz' diyordu şimdi tam onu yaşıyoruz. Türkiyebu meydan okumayı er veya geç yapmakzorundaydı."
Üsküp ve Manastır'a Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ekibiyle geldik. Başbakan Yardımcısı Kaynak'la HDP'lilerin tutuklanmalarını, Musul'u ve olası göç dalgasını da konuştuk. Kaynak önce HDP'lilerle ilgili düşüncelerini, siyaset terör ilişkisine ve çevremizi saran ateş çemberine dikkat çekerek açıkladı: "Çevremizde büyük hadiseler varken,Meclis'te yasal, meşru siyasetyapma imkanı olan bir siyasi partinin,terör örgütünün uzantısı olarak hareketetmesini vicdanların kabul etmesimümkün değildir."
Sonra da ekledi:
"İnşallah, ülkemiz için çok sıkıntılı bir sürece sebep olmaz. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından itibaren herhangi bir vatandaşımız hangi muamelelere maruz kalacaksa herkes aynı muamelelere maruz kalabilir. Buradaki yetki ve görev tamamen yargı mercilerinindir."
Peki, Musul'da durum ne?
Bir süredir hükümet, Musul'la ilgili hem siyasi gelişmeleri hem de o gelişmelerin olası sonuçları üzerine yoğun çalışıyor. Başbakan Yardımcısı Kaynak, Türkiye'nin Musul'la ilgili özel kaygısının altını çiziyor: "Türkiye'nin üzerinde hassasiyetledurduğu nokta, Haşdi Şabi devreyesokularak, bir Şii-Sünni savaşının ateşlenmesi. DEAŞ ne ise Haşdi Şabi deodur. Türkiye başından beri bu tehlikeyedikkat çekiyor." Kaynak, Musul'dan olası göç ihtimali içinde şunları söyledi:
"Musul'un etrafında 100-150 bin kişinin yaşadığı irili ufaklı köyler var. Yine Türkiye'den daha yakın Erbil, Duhok gibi merkezleri var. Eğer bu insanların temel ihtiyaçlarını temin edersek, buralarda kalırlar diye düşünüyoruz. En son ihtimal, Türkiye'ye doğru bir göç hareketi oluşursa da Derik'te, Akçakale'de geçici barınma merkezlerinde 35 bin kişilik boş tuttuğumuz kapasitemiz var."
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NE İŞ YAPAR?
Osmanlı'dan bize aktarılan, miras kalan en önemli kurumlardan biri olmasına rağmen ne yazık ki hakkı verilmedi. Çoğumuz ben de dahil, Vakıfları, ya ellerindeki mal ve mülkleri ucuz kiraya veren ya da birilerinin o mal ve mülklere konmak için ele geçirmek istediği bir kurum olarak biliyoruz. Eskiden öyle olduğu da yalan değil. Ama şimdi durum çok farklı... Sadece yaptığı birkaç şeyi söylemek yeterli; Bir kere devlet bütçesinden para almıyor ve vermiyor. Milli Emlak'tan sonra elinde en çok mülk olduğu için kazanıyor ve harcıyor. Kazancıyla hem eski eserleri restore ettiriyor, hem de milyonlarca vatandaşa bakıyor.
Son 13 yılda 4 bin 500 eser restore edilmiş. 2016 yılında 15 bin ilk ve ortaöğretim, 6 bin de üniversite öğrencisine burs vermiş.
Her ay 21 bin aileye kuru gıda, 5 bin ihtiyaç sahibine maaş veriyor. Yaralı leylekler için bile Vakıf kuran Osmanlı'nın bu anlamlı geleneğini o tarihe yakışır biçimde sürdürenleri kutluyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.