Türkiye'nin gündemini meşgul etmeye, hatta zehirlemeye yönelik '128' veya 'Montrö' başlıkları yüzünden, 'Kovid- 19'un gerek mevcut etkilerine, gerekse de 'Kovid-19' sonrası döneme yönelik olarak, ortak çözüm imkanlarını, ülkelerinin ekonomilerini ayakta tutmak adına yoğunlaştıkları başlıkları vatandaşlarımızın gündemine yeterince yansıtamamak çok üzücü. Dün uluslararası kuruluşların temsilcileri ile gerçekleştirdiğimiz bir toplantıda, bana dönüp 'Türkiye olarak dünyaya yaptığınız pozitif katkıların farkında olmanız gerekiyor' denmesi, Türkiye'nin yurt dışından hep 'negatif' algılandığı, hep 'negatif' algımız olduğuna dair 'önyargılar'ın ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha teyit etti.
800 milyar dolar düzeyinde GSYH'sı olan bir ülke olarak, 'Kovid-19' sürecinde, 125 ülkeye yaptığımız küresel pandemiyle mücadele yardımlarını, 6,5-7 milyon göçmen için verdiğimiz hayata tutunmalarına yönelik 'etkileyici' mücadeleyi, 'insanidiplomasi' becerisiyle Balkanlar'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da, Orta Doğu'da ve Afrika'da başardıklarımızı bir araya getirdiğimizde, trilyonlarca dolar milli geliri olan ülkelerin ötesinde bir başarıya işaret etmekte. TİKA'sıyla, AFAD'ıyla, Kızılay'ıylasahada başardıklarımız, insani operasyonlarımızınverimli sonuçları uluslararası kuruluşlardabaşarı örneği olarak dillendiriliyor. Diğer tarafta, ülkelerin önemli bir kısmı 'Kovid-19'da üretme becerisini kaybettiğinde, süreci etkili yöneterek, ülkelerin taleplerini karşılamak, Türkiye'yi bir kat daha 'güvenilir liman tedarikçi ülke' yaptı.
Bu nedenle, Türkiye'nin mal ihracatının 200 milyar dolara doğru hızla ilerlediğini ve yakın gelecek için artık 220, sonrasında 250 milyar doları aşacak bir ihracattan bahsettiğimizin farkındayız. Bu süreç, aynı zamanda ürünlerin 'tamzamanında' teslimini de gerektiriyor. Bunedenle, Türkiye'nin hayata geçirdiği megaprojelerle, Asya, Avrupa ve Afrika'nın birbirlerineerişebilirliliğine çok değerli bir katkısağladığı da vurgulanmakta. Bunun yanısıra, sıfır atık ve yenilebilir enerji alanındakibüyük adımlar, Türkiye'nin dünya ülkeleriarasında 'iklim' ve 'yeşil gelecek'için 'güvenilir' ve 'sürdürülebilir' birmücadele verdiğini de gösteriyor.
Türkiye'nin yerelde 'suni' gündemlerle meşgul edildiği bir süreçte, bölgemiz ve dünyamız için verdiğimiz etkili mücadelenin yeterince görülmediğini düşünüyorsak; gerçek tablo ortaya koyduğumuz 'samimi' mücadelenin düşündüğümüzden daha güçlü bir farkındalığa sahip olduğuna işaret ediyor. Bu nedenle, Sizlerden ricam, Türkiye'nin kendi gündemi zaman zaman ne kadar yorucu olsa da, arkaya yaslanıp, dünyanın bugün ve geleceği için verdiğimiz mücadelenin 'gurur verici'muhasebesini yapmanızdır. Türkiye'nin 2030, 2053, 2071 dünyasına yapacağı katkılar bugünden dünyanın önde gelen başkentlerinde detaylı başlıklarla konuşuluyor. Bu nedenle, Türkiye'nin küresel sisteme 'pozitif' katkılarını uzay, siber dünya ve dijitalleşme gibi yüksek teknolojiye dayalı alanlarda katlayarak, yolumuza kararlılıkla devam etmemiz gerekiyor. Türkiye'nin yüksek katma değere odaklanması, yüksek tasarruf kabiliyetine dönüşerek, bizi dünya ekonomisinin süper ligine taşıyacak. Önümüzdeki 10 yılın Türkiye için 'meydan okuması' budur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.