'Büyük Sıfırlama' olarak tanımlanan kavram, uzunca bir süredir entelektüel kesimde tartışıldıktan ve konuşulduktan sonra, son 2 yıldır çok daha yoğun bir şekilde dünya kamuoyunun gündemine oturdu. Bununla birlikte, son 2 yıla damgasına vuran tartışmalar, bir cephede 'dünyanın sonu' anlamına gelebilecek bir kabullenme ve algıyla, bir değer cephede ise 'kapitalizmin yenidenyapılanması' veya 'yaşanabilir birgelecek' adına günlük yaşam ve iş hayatından başlayarak, yeryüzünü ilgilendiren tüm süreçlerin gözden geçirilmesi ve yeniden yapılandırılması olarak konuşuluyor.
Ancak, bu kavramları 'dünyanınsonu' olarak algılayan kesim, diğer cephedeyer alan uluslararası kanaat önderlerini,küresel yatırımcıları, uluslar üstüşirketlerin kurucu patronlarını dünyayıbu hale getiren bir numaralı sorumlularolarak görmeleri nedeniyle, bu tür kavramlarüzerinden kendilerinin kontrolündeyürüyecek yeni bir 'yaşam tarzı'nınpazarlanması, hayatın her saniyesinintakip edildiği ve 'dijital köle' dönüşmelerinesebep olacak bir ürkütücü süreçolarak görmekteler. Zaten, bu nedenlede, 'Kovid-19' küresel virüs salgını,virüsün laboratuvarda üretilmiş ve dünyayasalınmış bir virüs olduğu; bu yollainsanoğlunun uluslararası üstü şirketlerinve iş ağlarının daha da kölesi halinegetirileceği yönündeki iddiaları, teorileri,senaryoları da yoğunlaştırmış durumda.
Bir cephede 'tasarlanmış bir yeni yaşam tarzı'nın zorla kabul ettirilmeye çalışıldığını düşünen milyonlarca insan; diğer cephede bu yaklaşımların 'komploteorisi' olduğunda ısrarcı olan bir kanaat önderleri grubu. Tüm bu kaotik tartışmaların ortasında, 'büyük sıfırlama'yı küresel ölçekte enerji sisteminin veya finans sisteminin bütünüyle çökmesi, dünyanın adeta uygarlık öncesi bir tabloyla karşı karşıya kalması olarak okuyan ve dillendirenler de söz konusu. Bununla birlikte, küresel kanaat önderleri bu süreci 'doğayla barışık' 'küreseliklimi ve ekolojik dengeyi' koruyan, 'sürdürülebilir kalkınma' koşullarını, gelir dağılımını, ırk ve cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldıracak bir yeniden yapılanma olarak tanımlamaktalar. Böyle bir yeniden yapılanmanın gerçekleşmesi adına, tüm dünyanın bu temel başlıklara odaklanması gerekmekte.
Ancak, küresel kanaat önderlerinin bu konudaki çağrılarının 'samimiyettesti'nden geçtiği en önemli süreç öncelikle 'Kovid-19'la topyekun mücadele. Oysa, Afrika'nın aşıya ulaşması başlığından başlayarak, küresel gelir dağılımı adaletsizliğinin beslediği bir 'çifte standart'ın aralıksız devam ettiği bir tabloyla karşı karşıyız. 'İnsani Diplomasi' konusunda ne ABD, ne AB, ne Rusya, ne de Çin son 1 yıldır yapıcı bir duruş ve aksiyon hala alabilmiş değiller. Bu nedenle, küresel ekonomi-politik sistemin önde gelen ülkelerinin dünyanın öncelikli meselelerine yönelik 'çözüm odaklı' bir çabadan hayli uzak olmaları, 'büyük sıfırlama' kavramına yönelik algıya da doğal olarak hayli negatif bir anlam yüklüyor. Bu nedenle, 'dahayaşanabilir bir dünya için yenidenrotalama'ya odaklanmak; ayrıştıran, kaynakları yok eden, sürdürülebilir barış ve insan haklarını değersizleştiren bir 'nobran'lık ve 'bencillik'ten uzaklaşmak zamanı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.