Geçtiğimiz cuma günü açıklanan eylül ayı sanayi üretimi verilerinin 3. çeyrekte sanayi üretiminde yüzde 7,77'lik bir artışa işaret etmesi sonrasında, son 3 yıllık sanayi üretimi- GSYH reel büyüme hızı korelasyonundan hareketle hesap ettiğimiz 3. çeyrek büyüme tahmin aralığımız yüzde 5,5-6,1 olarak şekillenmekte. En kötü senaryoda, sanayi sektörü dışında kalan tarım, inşaat, ticaret, ulaştırma ve diğer hizmet sektörlerinde olası bir beklenenden kötü performans senaryosu, 3. çeyrek büyüme oranını yüzde 3,88 düzeyinde bir büyüme oranı olasılığına çekerken; sanayi üretimi dışındaki diğer öncü sektörlerin performansının göreceli olarak güçlü gelmesi halinde ise, 3. çeyrek büyüme oranının yüzde 7,29 bile açıklanma olasılığı olduğuna işaret ediyor.
Bununla birlikte, bu ayın sonunda, 30 Kasım'da açıklanacak bu yılın 3. çeyreğine dair GSYH verilerinde, reel büyüme hızı oranının yüzde 70 olasılıkla yüzde 5,6-6,1 aralığında geleceğini söyleyebiliriz. Bu durum, yılın 9 ayı, yani üç çeyrek sonunda, 2. çeyrekte yüzde -9,91 olarak açıklanmış negatif büyümenin, ekonomik daralmanın, 1. çeyrekte gerçekleşmiş olan yüzde 4,4'lük büyüme ve 3. çeyrekteki olası yüzde 5,6-6,1 aralığındaki büyüme ile dengelendiğini gösteriyor. 9 ayın sonunda sıfıra yakın bir büyüme, yılın son çeyreğinde de yine sıfıra yakın bir büyüme ile 2020'yi bitirmemiz halinde, tüm2020'yi yüzde -0,5 ile 0,3 aralığında bir GSYH büyümesi ile kapatma olasılığımızın hayli güçlendiğini gösteriyor.
Bu durumda, G-20 ülkeleri grubunda, küresel virüs salgınının dünya ekonomisini ağır bir şekilde sarstığı bir süreçte, nasıl olduğu tartışma konusu olmakla birlikte, Çin'in yüzde 1,8 gibi pozitif bir büyüme ile yılı kapatma olasılığının dillendirildiği bir ortamda, Türkiye,Endonezya ve Güney Kore ile birlikte, 2020 gibi tarihi ölçüde zorlu bir yılı pozitif büyüme ile kapatma olasılığı olan ülkeler arasında sayılmakta. OECD'nin aralık ayında açılayacağı 2020'nin son tahmin raporu ve IMF ile Dünya Bankası'nın 2021'in ocak ayında açıklayacağı raporlarda, Türkiye Ekonomisi'nin 2020 ve 2021 büyüme oranları için bir kez daha revizyon görmemiz şaşırtıcı olmamalı. G-20 ortalama büyümesinin yüzde-4,1, dünya ekonomisinin yüzde -4,4/-4,5, Euro Bölgesi'nin yüzde -7,9,ABD'nin yüzde -3,8, Japonya'nınyüzde -5,8, Meksika'nın yüzde -10,2beklendiği bir ortamda, Türkiye'nin pozitifbüyüme olasılığı hiç kuşkusuz uluslararasıyatırımcıların radarında. Bunu, 405milyar m3 ile başlayıp, devam edecekhidrokarbon keşifleriyle, Azerbaycan'ınKafkasya zaferiyle, Kuzey Kıbrıs'takişahlanışla, Doğu Akdeniz'deki yeni fırsatlarlave hızlandıracağımız 2. nesil ekonomive hukuk reformlarıyla birleştirdiğimizde,yatırım için Türkiye'nin herzaman 'parlak' bir hikayesi olduğugerçeğini bir kez daha uluslararası yatırımcılarınönüne koymuş olacağız. Yeterki, son 18 yılda perçinlenen 'önce kendimizegüveneceğiz ve inanacağız'şiarından sapmayalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.