ABD tarihinin en ilginç başkanlık seçimlerinden birisini gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Elbette, iki aday arasındaki mücadele büyük bir merakla takip ediliyor. Tarihin ensert mesajlarla bezenmiş, adayların neredeyse birbirlerine doğrudan hakaret ettikleri bir ortamda, tuhaf senaryolar da konuşulmakta. Sokaktaki vatandaşı geçelim, Facebook'un kurucularından Zuckerberg'in dahi seçim gecesi ve sonrasında sokakta silahlıçatışmalar ve adaylar lehine direnişler yaşanabileceği endişesini dile getirmesi, hem seçim gününe kadar, hem seçim günü ve sonrasında yaşanacakları epey konuşacağımıza işaret ediyor.
Bununla birlikte, uluslararası ekonomi çevreleri, Trump veya Biden'dan hangisinin ABD'nin bir sonraki başkanı olması halinde, küresel ekonomi-politik sisteme ne tür etkileri olacağını da derinlemesine tartışmaktalar. Başkan Trump'ın, seçilmesi halinde, Çin ve İran'la gerginliği daha da tırmandıracağı; Körfez'de ve OrtaDoğu'da İsrail lehine bölgesel dengeleri değiştirmeyi sürdüreceği; Rusya'yla ve Avrupa Birliği ile hayli inişli çıkışlı bir ilişki setinin devam edeceği anlaşılıyor. Uzmanlar, böyle bir tablonun ABD Doları'nın performansı ve değeri açısından hayli yorucu olacağı konusunda hemfikirler.
Buna karşılık, Biden'ın başkan seçilmesi halinde, Trump dönemindeki Çin, İran ve Orta Doğu politikalarının aynı sertlikte ve gerginliği daha da tırmandıracak bir şekilde yönetilmeyeceği yönündeki kanaat hayli güçlü. Bu noktada, ABD-Avrupa Birliği ilişkilerine de yeni bir soluk getirilmesi kuvvetle muhtemel gözüküyor. Rusya konusu ise Biden yönetimi döneminde biraz daha karışık olacak gibi gözlemlenmekte. Bu nedenle, küresel ekonomi- politik sistem adına daha az gerginlik çıkaracak; tersine tansiyonu bir ölçüde indirecek bir Biden'ın ABD Doları'nın değeri ve performansı açısından daha olumlu bir sonuca sebep olabileceği düşünülüyor.
Dünyanın merak ettiği en kritik konu ise, Trump'ın, yeniden seçilmesi halinde, ABD'nin işine gelmeyen projeler ve ülkeler arası işbirlikleri nedeniyle, uluslararası hukuka aykırı ve onaylanmayan yaptırımları, ambargoları uygulamaya devam edip etmeyeceği. Bunun da ötesinde, dolar cinsinden uluslararası ödeme ve transfer sistemini bir tehdit unsuru, tehdit mekanizması olarak kullanıp kullanmayacağı. Doğrusu, Biden'ın da, eğer sıkıştırmak istiyorsa, kendi döneminde bu tür yöntemlere başvurmasının zayıf bir ihtimalolmadığına işaret ediliyor.
Ancak, hangi başkan göreve gelirse gelsin, ABD'nin doları, dolar cinsinden uluslararası ödemeler ve para transfer sistemini bir tehdit aracı olarak kullanması, ABD Doları'nın küreselrezerv para olma özelliğini doğrudan tehdit eden en büyük hata, ABD'nin kendi topuğuna kurşun sıkması anlamına geliyor. Bu nedenle, ABD'nin bu tutumunda ısrarcı olması halinde, doların geleceğinde euro, renbinmi (yuan) ve altın lehine merkez bankalarının rezervlerinde önemli pay kaybı kaçınılmaz gözüküyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.