Sonunda bize geldiler…

Mısır'ın Yunanistan'la iş tutarak kaybetmek yerine Türkiye ile iş birliği yaparak kazanmaya niyetlenmesi, güzel bir gelişme.

Akdeniz'e en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye'nin, uluslararası kurallara uygun bir biçimde kendisinin ve KKTC'nin haklarını masada olduğu gibi sahada da müdafaa etmesinin güzel neticeleri alınmaya başlandı.

Türkiye ile Mısır arasında uluslararası sistemin menfaatine bir iş birliği hayali kuranlar, oynanmak istenen oyunu anlayan Mısır'ın sonunda bize gelmesiyle ters köşe oldular.

2013'ten beri Türkiye'nin Mısır'la ilişkilerinin mutlaka düzelmesi gerektiğini söyleyenlerin süngüleri düşmüş durumda.

Mısır'ın Yunanistan'la saf tutması kabul edilebilir değildi. Ancak başkalarının menfaatlerini savunduğu günlerde Mısır'la mutlaka iş birliği yapılması da kabul edilemezdi elbette.

Sömürgecilerin temel hususiyeti, daima kendi çıkarlarını öncelemek. Türkiye'nin yürüyüşünü yavaşlatma konusunda iş birliği yaptıkları ülkeleri bile soymaya çalışmaları bundan. Mısır'ın gözünü de, Türkiye karşıtı cephede olması için uğraşanların deniz yetki alanlarını yağmalaması açtı herhalde.

Ne dış mihraklar ne de uzantıları, Türkiye ve KKTC'nin enerji haklarını gasp için uğraştıklarından hiç bahsetmediler. Dışarıdakiler dostluk, iyi ilişkiler gibi parlak laflar eşliğinde sisteme teslim olmamız için çalışırken, yalnızlaştığımızı ileri süren içimizdekiler de ülkemizin tavizler vermesi gerektiğine vurgu yaptılar hep.

Ancak, akla hayale gelmeyen iddialar ve açık tehditler bile Türkiye'yi yolundan çeviremedi.

Bölgemizle ilgili hesapları olan ülkelerin kendi ve küresel enerji şirketlerinin menfaatleri doğrultusundaki bütün girişimleri, Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yöneticilerimizin kararlılığı sayesinde akamete uğratıldı, hamdolsun.

Kuru gürültüye pabuç bırakan bir ülke olsaydık dış mihraklar ve içimizdeki uzantıları memnun olurlardı belki. Ama çok şeyleri de kaybetmiş olurduk herhalde.

Hasımlarımız hoşlanmasa da, duruşumuz da örnek alınıyor artık…