Nerenin muhalefet lideri?..

Akdeniz'de hukuksuz olarak aradıkları Rosalina-A isimli yük gemisinde Türkiye aleyhinde kullanabilecekleri şeyler bulabilselerdi Almanya, Yunanistan ve Fransa açısından tadından yenilmez bir şey olurdu. Ama olmadı…

Bir şeyler bulabilselerdi, AB Liderler Zirvesi'nde ülkemiz aleyhinde bazı kararlar alınmasında, dolayısıyla Türkiye'nin ve KKTC'nin Doğu Akdeniz'deki haklarını gasp edebilmelerinde epeyce işlerine yarayacaktı…

Alman ve Yunan askerlerinin korsanlar gibi saldırdıkları gemi ile ilgili içeride yapılan açıklamalar, istenen türden malzemeler bulunabilseydi CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun da mutlu olacağının göstergesi…

Hukuksuz aramada beklenen sonucun alınamaması sebebiyle üzülmüşe benzeyen Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları, CHP Genel Başkanı'nın 'hangi ülkenin ana muhalefet lideri?' olduğunu sormak için yeterli…

Söz konusu olayla ilgili olarak en ilgi çekici husus, Almanlar ve Yunanlıların bile CHP lideri kadar şedit açıklamalarda bulunmaması. Türkiye'yi köşeye sıkıştırabilecek bir şeyler bulma ümidiyle yaptıkları baskının uluslararası hukukta karşılığı olmadığını biliyorlar çünkü…

Türkiye'nin 'arama yapılamayacağını' bildirmesine rağmen gemide tam 16 saat arama yapılması ve herhangi bir şey bulunamaması, ayrı bir konu.

Esas mesele, uluslararası hukukta konu ile alakalı en temel kural, 'açık denizdeki bir ticaret gemisine o ülkenin açık rızası olmadan çıkılamayacağı' iken gemimize çıkılıp arama yapılmasına muhalefet cenahından verilmesi gerekirken verilmeyen ya da verilemeyen tepki...

Bunu, önce mecburen tepki verilip sonra ülkemizi suçlamaya çabalayanların yanında yer alınması olarak da ifade edebiliriz. CHP'nin yaptığı tam da bu çünkü…

Normalde hukuksuz baskını yapan ülkelere yüklenmesi beklenen Kılıçdaroğlu, tam tersini yaparak bu ülkelerin açıklamalarında yer alan ve işin aslı ile alakasız sözleri tekrarlayıp duruyor günlerdir. İşin vahim tarafı ise, korsanlığı savunma konusunda o işi yapanlardan daha çok gayret göstermesi.

Bu kadar da olmaz ki!..

Ülkemizin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığından rahatsız oldukları için eski Türkiye'yi tekrar geri getirmeye çalışanların mevcudiyeti bir sır değil…

Bizi teslim almaya çalışanlar hedeflerine yönelik faaliyetlerini açıktan icra ediyorlar artık. İçimizdeki uzantıları da onlara hizmet etmeyi kamuflaja bile gerek duymadan sürdürüyorlar.

Türkiye'nin bağımsız bir ülke olduğunu unutmuş gibi davranan ABD, Fransa, Almanya ve başka bazı ülkelerin yönetici kadrolarından 'bu kadar da olmaz ki' denilecek açıklamaların yapılmadığı gün yok nerdeyse.

Zaman geçtikçe yeni durumunu tahkim eden Türkiye'yi engellemenin iyice zorlaşacağını bildiklerinden olsa gerek, kuralları ve diplomasiyi bir kenara bırakıp bütün güçleriyle yükleniyorlar.

Çok örnek var. Ancak sadece Doğu Akdeniz meselesi ile ilgili yaşananlar, birilerinin uluslararası kuralları ve diplomasiyi bir kenara bıraktıklarını göstermeye yeter de artar bile.

Yunanistan, GKRY, Fransa ve onlarla birlikte hareket eden başka bazı Avrupa ülkeleri, bize ait olanları elimizden alabilmek için yırtınıp duruyorlar. Uluslararası kurallara aykırı olduğunu bildikleri bu girişimlerine de, çeşitli algı operasyonları ile meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar. Ama mızrak çuvala sığmıyor, şükür.

Gasp peşindeki ülkeler, Türkiye'den birilerinin Avrupa'nın menfaatlerini savunmasından memnun tabii…

'Bu kadar da olmaz ki' demeyi bir kenara bırakıp, başka ülkelere hizmet eden CHP'yi seçmenine şikayet, bulunabilecek çarelerden birisi…