Parayla saadet olmaz!..

Ziya Paşa'nın "Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât / bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde" şeklindeki meşhur beytini birçok konuda kullanabiliriz. Ancak özellikle de gelişmiş batılı ülkelerin mevcut durumlarına çok uygun.

Yeni tip korona virüs salgını sebebiyle yaşananlar, gelişmiş ülkelerin hemen tamamının parlak cilalarının dökülmesi neticesini getirdi.

Afra tafralarından geçilmeyen gelişmiş ülkelerin 'medeniyetin zirvesi' dedikleri sistemlerinin ne kadar insanlık-dışı olduğu artık tartışmasız olarak ortaya çıkmış durumda.

Salgınla alakalı tedbirlerde geciktikleri ve sağlık kuruluşlarını kötüsüne hazır hale getiremedikleri için, güya tek bir vatandaşlarının burnunun kanamasına bile tahammülleri olmadığını söyleyen gelişmiş ülkelerde, ölüm sayıları on binlerle ifade ediliyor…

Geliyorum diyen salgına karşı tedbir almakta gecikilen ABD'deki son tablo; 883.826 vaka, 50.373 ölüm ve 81.206 iyileşme iken, İngiltere'de 144.632 vaka, 19.559 ölüm, 712 iyileşme ve İspanya'da da 219.764 vaka, 22.524 ölüm, 92.355 iyileşme mevcut…

ABD'nin ve korona tabloları benzerlik arz eden Avrupa ülkelerinin esas meselesi, sağlık kurumlarının yeni tip korona virüsle gerektiği şekilde mücadele edebilmekten oldukça uzak olması. İnsanlara sağlık hizmeti vermekten çok onların paralarını almayı hedefleyen bir sistem geçerli bu ülkelerde…

İnsanların can derdine düştüğü bir vasatta, devlet olmanın insanlar için bütün imkanların seferber edilmesini gerektirdiği, malum.

Gelişmiş denilen ülkelerin meseleye ticari bakmaları ve salgına yakalananların tedavileri için binlerce Dolar ya da Euro'nun telaffuz edilmesi bir yana, parası olanların bile tedavi imkanı bulamıyor oluşu durumun ne kadar vahim olduğunun göstergesi.

Sağlık güvenceleri olmadığı için hastanelere gidemeyenler, yoğun bakıma alınacak hastalar arasında seçme yapılması, bakımevlerindeki yaşlıların adeta ölüme terk edilmeleri ve benzeri facialar, gelişmiş ülkeler için sıradan durumlar artık.

'Parayla saadet olmaz' sözü boşuna söylenmemiş anlaşılan…

Türkiye ile uğraşmak...

Korona virüs tedavisinde kullanılan ilaç ve malzemeleri ürettikleri bilinen ülkelerin bile kendi sağlık sistemlerinde bunlardan yeteri kadarını bulundurmuyor oluşları, dikkat çekici.

Çin'den başlayıp bütün dünyayı etkisi altına alan korona salgınının dünyaya yaşattığı mevcut hal bile yeteri kadar düşündürücü iken, salgının ardından nelerle karşılaşacağımız da oldukça önemli…

Korona sonrası günlerde ne gibi değişiklikler olabileceği konusunda söylenebilecek olan, insanlarına yeterli sağlık hizmeti veremeyen gelişmiş ülkelerdeki değişikliklerin ilk sırada olduğu gerçeği.

Salgına hazırlıksız yakalanan ve muhtemel gelişmelerle alakalı herhangi bir tedarikleri olmadığı anlaşılan gelişmiş ülkelerde, bütün bunların neden yaşandığı hususunda ciddi sorgulamalar yaşanacağı çok açık bir husus.

Hallerine bakmayan bu ülkelerin, yeni tip korona virüsle mücadelede dünya çapında takdir toplayan ülkemizi medya kuruluşları vasıtası ile hedef almaları ve içimizdeki uzantıları aracılığıyla Türkiye'ye yönelik algı operasyonları peşinde koşmaları, ayrı bir bahis.

Ancak tedbirlerini erkenden alan ve sonrasında gereken her türlü adımı cesurca atarak virüsle mücadelede ciddi bir başarıya imza atan Türkiye ile uğraşmanın gelişmiş derilen ülkelere bir faydası olmayacağı çok net…

Bizimle uğraşmayı bırakıp, ülkelerinde olabileceklere kafa yormalarında fayda var. Özellikle de gelişmiş ülkelerde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü…