Yalan dolanla insanları mağdur eden köşe yazarları mahkeme kararıyla köşesinde "karşılığını alırdı."
Zira konvansiyonel medyada "tekzip" diye bir şey vardı. (Halen de vardır herhalde.)
"Tekzip yiyen" yani yalanı yüzüne vurulan o köşe yazarları utanır mıydı derseniz, orasını bilemem.
Ama en azından bizzat köşesinde "gerçeği" açıklamak zorunda kalırdı.
Utanmaya gelince, bunun için her şeyden evvel (eskilerin deyimiyle) "ar damarı" lazım.
Ar damarı çatlamayagörsün öyle yüzsüzlük elverir ki yüzüne tükürsen "yarabbi şükür" der.
Sosyal medya tıka basa ardamarı çatlaklarıyla dolu!
Bazen öyle yalanlar söylüyorlar ki "tescilli yalancı" olduklarını bildiğiniz halde inanıyorsunuz.
Şöyle düşünüyorsunuz: Bu konuda neden yalan söylesinler ki, bu yalan ne işlerine yarayacak ki, hemen ortaya çıkacağını bildikleri yalanı neden söylesinler ki?..
Örneğin, Batmanlı olan birini gündüz gözüyle neden Konyalı ilan etsinler veya orta halli birine neden çok zengin desinler veya koronavirüs hastasına neden kalp hastası "teşhisi" koysunlar?
Fakat...
Günün sonunda bir şekilde öğreniyorsunuz ki hepsi külliyen yalanmış.
Akıl gibi akıl taşıyan hiç kimse böyle yalanlar söylemez.
Üstelik bunlar sadece troll marifeti de değil. CHP milletvekili "Ağzı bozukEngin" de var içlerinde Gül'ün Merkez Bankası Başkanı yaptığı Durmuş Yılmaz da! (Ya, evet, "insan gerçekten hayret ediyor!")
Bir de prodüksiyonlu yalan söyleyenler var. Manipülasyon pornosu deyince akla gelen FOX TV'nin Amerikan Protakal'ı gibi. (Şehir hastanelerini karalamak için "sakat rolü" oynayan bir elemanı güvenlik kameralarına yakalanmıştı hani.)
Şimdi elinde cep telefonu binlerce Portakal var; limoncusundan aşçısına kadar!
Hangi biriyle uğraşacaksın?!
Artık şu hakikati tartışamayız: CHP'liler yalanı yöntem olarak kullanıyorlar.
O kadar ki 47 yolcunun olmayan görüntülerini izleyip kanlarının donduğu yalanını atacak kadar...
Yalan pandemisi de virüsten beter.
Vahametin çapını nasıl anlatsam bilemiyorum! Covid- 19 olsaydı 444'le çarparbelirli bir sonuç elde ederdik. Yalanı kaçlaçarpacağız, bir ölçütü bile yok.
Bu böyle gitmez!
Yalanlarla hem gündemi esir alıyorlar hem de sosyolojiyi yalanlar üzerinden zehirleyip kutuplaştırıyorlar.
Bu yalan pandemisine önlem alınamadığı için plato çizmek şöyle dursun her geçen gün artıyor!
Çözüm önerisi olarak aklıma 2 yöntem geliyor.
Birincisi, arkadaşlarla aynı; "yalan terörüne" cezai müeyyide getirilsin diyorlar ya, aynen öyle
İkincisi mi?
Malumunuz, mitomanlar dışındakiler genellikle zorda kaldıklarında yalana başvuruyorlar. CHP de malumunuz hayli zamandır zorda. Koronavirüsten de umdukları gerçekleşmedi. Sağlık sistemimiz hayallerini yerle yeksan etti.
Acaba diyorum, bu CHP'li kardeşlerimizi rahatlatmak için belirli bir süre yalan söylenemez mi?
Tabii tedavi maksatlı.
Mesela şöyle "yalanlar": Yurtdışından vatandaşlarımızı getirme fikri İmamoğlu'nundur. 54 ülkeye tıbbi yardım düşüncesi de Mansur Yavaş'tan çıktı. Şehir hastaneleri projesi deKılıçdaroğlu'na aittir. Hatta projenin bir kopyası da kendisindedir.
"Trolleyelim mi yani" diyerek sakın basite almayın, faydası olmayacağını bilsem önermezdim.
Merak etmeyin, kabul ederler, hatta, "Bakın bakın, kendileri bile itiraf ediyorlar!.." demezlerse ben bir şey bilmiyorum.
Nihayetinde "Marmaray'ı Ecevit, Avrasya'yı İmamoğlu yaptı" diyen siyasi şizofrenilerden bahsediyoruz.
Ha, derseniz ki yalan en büyük günah, tedavi amacıyla da olsa söylemek caiz midir?
Orasını bilemem, sormak lazım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.