Demek ki ne imiş?
Her sorunun bir cevabı, anlamak isteyen için bir açıklaması varmış.
Zaten bu döviz rezervi kampanyasına karşı mühim olan husus, sözde siyaset yapma adına kamuoyunu manipüle eden odaklar değil, Cumhur İttifakı'nı sahiplenen geniş seçmen kitlesinde oluşturulmak istenen zihin bulanıklığına fırsat verilememesiydi!
Belli ki kara propaganda süreci üç fazda planlanmış!
İlk aşama,
"128 milyar dolar nerede?" diye başladı. Buharlaşma, peşkeş vb
iddialar çökertilince,
ikinci aşamaya geçildi... Bu kez,
"Kime satıldı?" kurgusuyla, ayrıcalıklı işlem yapıldığı algısına oynandı. Ve
üçüncü aşamada ise
"Sorumlu Erdoğan" sloganı üzerinden dillerinin altındaki
baklayı çıkardılar.
CHP'nin siyasi ayağını yönlendiren akıl hocalarının tasarladığı, medya ayağının da sahiplendiği rezerv spekülasyonunda, kritik eşik AK Parti Ekonomi İşleri Genel Başkan Yardımcısı
Nurettin Canikli'nin net çıkışı ile aşıldı. Canikli gerek sosyal medya hesabı gerekse katıldığı tv programıyla lafı eğip bükmeden açık seçik konuştu. TBMM KİT Komisyonu Başkanı, bankacı kökenli Aydın Milletvekili
Mustafa Savaş'ın twitleri de meselenin iyice aydınlanmasını sağladı. Son noktada ise bizzat Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan denkleme girdi ve yalan mimarisini yıktı, geçti.
***
Peki,
"Cumhurbaşkanı dün hangi noktalara değindi?"
Öncelikle, 128 milyar dolar diye bir
hesap olmadığını anlattı.
Neden?
Çünkü
"Merkez Bankası işlemleriyle ilgili analizi hangi tarihten başlattığınıza ve hangi tarihte sona erdirdiğinize bağlı olarak pek çok farklı rakamla karşılaşabilirsiniz" de ondan!
Ardından, rezervlerin hangi amaçla kullanıldığını izah etti...
Pandemi şartlarında...
"Cari açığımız artarken turizm gelirlerimiz düşmüştür. Yabancı sermaye çıkışı ve reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltma gayretleri döviz talebini artırmıştır. Böyle dönemlerde vatandaşlarımızın tasarruflarını döviz ve yine dövizle alınan altına yönlendirmeleri de ilave bir talep ortaya çıkarmıştır" dedi.
Bu çerçevede son iki yılda, Merkez Bankası kaynaklarından...
30 milyar doları cari açığın finansmanı,
31 milyar doları yabancı sermaye çıkışının karşılanması,
50 milyar doları reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynağın temini,
54 milyar doları da vatandaşın döviz ve altın alarak tasarruf tercihlerindeki değişikliğin yönetimi için seferber edildi.
Sadece bu 4 kalemde 165 milyar dolarlık piyasa işleminin yönetimi söz konusu oldu.
***
Gelelim, bam teline...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da işaret ettiği üzere...
Birincisi, Türkiye'den hangi dönemde, hangi yabancı sermaye sahiplerinin, ne kadarlık meblağla çıktığı bellidir. Bunlar bankaların kayıtlarındadır. İsterlerse kendileri açıklayabilir.
İkincisi, reel sektörün ilk 500 veya ilk 1.000'i içinde yer alan şirketlerden hangilerinin döviz borcu pozisyonlarını kapattıkları da tek tek bilançolarından görülebilir.
Bunu da dileyen şirket paylaşabilir.
Üçüncüsü ise vatandaşın aldığı döviz ve altındır... Onlara yönelik herhangi bir suçlamada bulunmak akıl dışı olur.
NOT: Yarın 23 Nisan. Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun 101. yılı. Egemenliğin, kayıtsız şartsız millete ait olduğunu ilan eden Atatürk ve arkadaşlarını saygıyla yad ediyor, bugün bu ilkeye sonuna kadar sahip çıkanları da canı gönülden destekliyoruz.