Önümüzdeki dönem
"finansal iletişim" ayrı bir önem kazanacak. Biz ne
zaman iletişim üzerine iki satır yazı kaleme
alsak, mesajın içeriğine bakmak yerine kişilere
özgülemeye çalışanlara rastlıyoruz. Perde
arkasında
"bilek güreşinin" sürdüğü
varsayımından hareket eden
zinde muhalif odaklar, bu tür anlarda
fitne ateşi yakabiliyorlar. Tabii herkes
kendine yakışanı yapıyor.
Yani...
Belki onların görevi de bu. Öyle olduğu içindir ki pek çok ilişki, büyük sınamalardan geçiyor. Ve bütün bu kişi ve olaylar bizlerin doğruyu, doğru zamanda ve doğru yerde söylememizi, iyiliği telkin etmemizi şükür ki engellemiyor.
Konuyu dağıtmadan devam edecek olursak...
Son günlerde dikkat çekmeye çalışıyorum. CHP tarafından dillendirilen, esasen CHP'yi de aşan
"taktik akıl" ürünü spesifik başlıklar, kamuoyu algısının yönetiminde sıkça kullanılıyor. Tank Palet Fabrikası, Katar yatırımları, Varlık Fonu, pandemi yönetimi ve aşı siparişi, Kamu Özel İşbirliği Projeleri vb. Bu alanlarda sürekli
"şüpheli işlem izlenimi uyandıran iddialar" dile getiriliyor. Alakasız değerlemeler yapılıyor, abartılı rakamlar paylaşılarak, kamusal tereddüt katsayısı artırılıyor.
Esasen bu ve benzeri alanlarda söz konusu olan,
"siyasi tercih ve fırsat maliyetidir!"
Muhalefet açısından eleştirilebilir olmakla birlikte, bu hususlarda
"alengirli durumlar var" tezinin ileri sürülmesi kitle psikolojisi üzerine oynamakla ilgili.
Kuşkusuz, kamu yatırımlarının özel sektör eliyle hayata geçirilmesinde ya da stratejik projelerde güvenli ve güvenilir iş insanlarının öne çıkarılmasında tutarlı onlarca gerekçe söz konusu.
Önemli olan...
Bu kararların şeffaflık ve ticari bilgi mahremiyetindeki hassas sınırlar da gözetilerek halka anlatılması. Bunun, muhalefete izahı ve ikna olmalarının beklenmesi gerçekçi görünmediğinden, sosyal medya ve konvansiyonel kanallar (gazete, tv, radyo) üzerinden geniş toplum kesimlerine ve meslek kuruluşlarına mal edilmesi hedeflenmeli.
Sadece bir örnek vereyim...
"Türkiye Varlık Fonu..."
Fon, öne sürüldüğü gibi denetime kapalı
değil. Uluslararası kabul görmüş bağımsız
denetim şirketlerince raporlanıyor. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) da inceleme yapıyor. Tüm bu bilgi ve belgeler TBMM'ye sunularak, siyasi büyüteç altında da analiz ediliyor. 2019 yılına ilişkin raporun biraz gecikmesi ise tamamen insani nedenlerden kaynaklanıyor. DDK'daki denetçi ekibin ve ailelerinin yaşadığı sağlık sorunları nedeni ile nihai raporun yazımı zaman alıyor.
***
Finansal iletişim derken...
Özellikle yabancı para otoriteleri ile kredi derecelendirme kuruluşlarına bedeli mukabili akıl hocalığı yapan isimlerle temas kurulup kurulmaması ve bunların rolleri üzerinde de durup düşünmek gerekiyor. Bu kadronun ezici çoğunluğunun, Türkiye önceliği ile küresel ilişkiler ağına dönük öncelikleri arasında hakikaten ciddi fark seziliyor. Söylediklerine göre, sadece rakamlara bakıyorlar, Türkiye'ye duygusal yaklaşmıyorlar!
Bu sıralar...
Merkez Bankası yönetiminin bahse konu kişi ve kuruluşlarla doğrudan görüşmesi ciddi bir hamle ve özgüven içeriyor.
Lakin sadece piyasa için çalışan bu aktörlerle uzun yolculuk sürdürülemeyeceğini bilmekte de fayda var.
İşte bu nedenle ekonomi yönetiminin bakış açısını yansıtabilen itibarlı, bilgili, finans analistlerine ve yorumlarına da ihtiyaç duyuluyor. Zira klasik iletişim tarzı sadece teknokratlardan alınan notların paylaşımını içerirken, finansal iletişim, işin uzmanlarınca gerçekleştirilen bir tür
"piyasa yapıcılığı" anlamına geliyor!
Özetle...
Sizi anlayan ve anlatanlar eksikse, taşıma su ile değirmen dönmez!