Türkiye, yakın tarihinde siyasi, askeri, yargı veya ekonomik içerikli pek çok krizle başa çıkmayı başardı. Ekonomik alanda
'kur, faiz, enflasyon riskini' yönetti. Bu kez durum hakikaten çok farklı. Karşılaştığımız problemin adı
'enfeksiyon riski', üstelik boyutu da küresel
ölçekte! Bu tarz bir
sınamada piyasaların
canlılığını sürdürebilir
kılmak, ancak
'nakit enjeksiyonundan' geçiyor. Nitekim Kovid-19 salgını başladığında sağlık, eğitim ve ekonomi alanlarında doğru zamanda doğru kararları alan ülkemiz, şimdi ikinci aşamayı planlıyor.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve yakın takibi,
Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak, Sağlık Bakanı
Fahrettin Koca ile Milli Eğitim Bakanı
Ziya Selçuk'un pro-aktif tutumu, milletçe
sergilenen dayanışma ve sağlık çalışanlarının
özverisi sayesinde Türkiye, iddialı
sanılan Avrupa ülkelerine göre müstesna
konumda durabiliyor.
Yeni tip koronavirüs salgını uluslararası topluma acı biçimde gösterdi ki devletler, hayata dair kritik alanlardan çekilmemeli, düzenleyici ve denetleyici rolüne, yatırımcı özelliğini de eklemeli. Türkiye'miz, bilhassa son yıllardaki politik tercihleri ile bireylerin beklentileri ve zorlu zamanların gerekleri arasındaki dengeyi gözeten kamu harcamalarına yönelerek ne kadar özgün yapıda olduğunu da ispatladı. Bu noktada sıcak örnek isterseniz, size aile hekimlerinin çabasını anlatabilirim. Bizim doktor
Enver Işılak dün aradı.
"Son 15 gün içinde yurtdışına gidenlerin listesi elimizde. Nasılsınız? Öksürük, ateş, nefes darlığı şikâyetiniz oldu mu?" diye sordu. Allah'a çok şükür iyiyim. Devletimin ulaştığı kapasite, vatandaşına ulaşabilme kabiliyeti de beni, benim gibi yüz binleri fazlasıyla memnun etti.
***
Ulaştığımız safhada, ikinci kademe önlemler bizi bekliyor. Sosyal ve ticari hayatı zorunlu olarak yavaşlattığımız için 100 milyarlık ekonomik kalkan paketi bağlamında, hatta ötesinde de tedbirler gerekiyor. Nitekim Bakan Albayrak da süreci dinamik olarak niteledi ve ihtiyaca göre yeni kararlar alınabileceğini söyledi. Sesi en çok çıkandan ziyade gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşma mecburiyeti, ülkemizin çimentosu olan esnafa hibe ve faizsiz kredi verilmesinin sayısız faydaları olacağına işaret ediyor. Aynı şekilde, piyasada çarpan etkisi yapan yatırım ödeneklerinin açılması da bu dar alandan süratle çıkılmasına yardımcı olacaktır.
Özetle...
Türkiye, sabırla birkaç ay direnç gösterebilirse, neticesi yıllarca sürecek tarihi fırsatları kullanabileceği kavşağa girmiş bulunuyor...
*
Aynı gemide olduğumuzu hatırlayanlar!!!
Önceki gün TBMM'ye bilgi veren Sağlık Bakanı Koca, muhalefet sıralarından laf atmalar başlayınca bir an durdu ve Genel Kurul'da sessizliğe yol açan şu cümleyi kurdu:
"Bu ortamda sağlık üzerinden polemik yapmak hiçbir siyasetçiye şifa olmaz!"
Bizim memlekette, iktidar karşıtlığını Türkiye düşmanlığına kadar vardıran çevreler, her fırsatta dışarıdan, özellikle Avrupa'dan destek alabildiler. Lakin sınırların kapatıldığı, Avrupa'nın da kendi derdine düştüğü ibretlik anlarda, müzmin muhalifler bile Türkiye'nin kıymetini anlamaya, en azından aynı gemide olduğumuzu kavramaya başladılar ya, bu kazanım bile ilerisi için değerlidir.