Sonbaharla birlikte siyaset sahnesi hareketlenince, haliyle AK Parti'nin iç bünyesi özellikle mercek altına alınıyor. Gerek AK Parti'den türetilmeye çalışılan siyasi hareketler gerekse AK Parti'nin halihazırdaki kadrolarına dair yorum ve spekülasyonlar birbirini izliyor. Günün sonunda şu ya da bu şekilde iş gelip "fabrika ayarları" konusunda düğümleniyor. Oysa bu ayar meselesi bugünlerde daha fazla devleti ilgilendiriyor. Daha doğrusu, "devletinayarlarının"güncellenmesi üzerindedurmak gerekiyor. Nedeni de gayetaçık. Siyaset kurumu, devletin milleteliyle yönetimini üstlendiği için "kamugücüne" dayalı yığınla senaryo yazılıyor. Ve kendi kendini doğrulayan kehanet misali bir süre sonra "inandırıcılığı" da oluşuyor! "Problem nerede başlıyor?"derseniz...
Devlet, millete hizmetin aracıdır. Aksi hallerde, ana misyon zedeleniyor, toplumdaki milli umutlar örseleniyor. Bu zorlu durum, bugüne özgü olmadığı gibi dün de mevcuttu, yarın da yaşanması muhtemeldir. Önemli olan, devletin ne için var olduğunu ve nasıl çalışması gerektiğini unutmamaktır. Devlet, kurumlar ve kurallar bütünüdür. Tek tipleştirilemez, paralel şekilde işletilemez, milletin beklenti ve çıkarlarının dışında farklı kişi veya grupların örtülü amaçlarına hizmet edemez. Söz konusu açık gerçeği, büyük bedeller ödeme pahasına FETÖ darbe girişimi sırasında bir kez daha öğrenen Türkiye, benzeri hatalara düşmez, düşmemelidir.
Kaldı ki devlette karşılık bulan siyasi güç, değişkendir. Devlette sorumluluk almak kuşkusuz bir güç verir. Ama o kamu gücünün kaynağını hep hatırda tutmak yani milletin teveccühünü ıskalamamak esastır. Haliyle milletteki o yönelimin odağındaki "liderlik" akıldan çıkarılmamalıdır. Tek başına belli alanda karşılık bulmak, asıl liderlikten yayılan etki ile mümkündür. Özetle...
Milletin oyunu konsolide eden lider, tüm süreçlerin çıpasıdır. Liderin yükünü almak yani yük olmamak, doğru ve açık bilgilendirme yapmak, toplumdaki yeni talepleri yönetmek, iktidarın sürdürülebilirliğinin ön koşuludur.
Devlet, millet için kurulmuş organizasyonun tam karşılığı olduğuna göre devletin ayarları da millete göre yapılmalıdır. Vesayetten kurtuldukça demokratikleşme katsayısı artan devletin, sivil gözetim ve denetime açılması sayesinde milletle arasındaki mesafenin ciddi olarak kapandığı doğrudur. İşte bu çabanın, yeni statükoya dönüşmesini engelleyecek husus, önceden ilan edilmiş ilke ve değerlerin muhafazasını ve o çerçeveye göre amel edilmesini zorunlu kılar. Sözün özü...
Devlet; farklı güç ve menfaatlerin, milletin önceliklerine göre dengelenip yönetildiği kurumsal yapı olarak anlamlıdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.