Türkiye, halihazırda dört eksendeki kıpırdama ile yine bir sınavdan geçiyor.
1- Amerikan mandacılığı. ABD taraftarlığı veya korkusu ile şekillenmiş aktörlerin, kritik devlet kararlarına etkisi.
2- Yeniden motive olduğu izlenimini veren FETÖ'cüler. Kısmen devlette pozisyon alma veya paçayı sıyırma aşamasına geldiğini düşünen figürler! Allah'tan, Cumhurbaşkanı, FETÖ ile mücadele kararlılığından taviz vermiyor da bu tarz başını kaldıranlar kamuoyu oluşturamıyorlar.
3- PKK patentli Kürtçülük faaliyetleri. Bilhassa teröre karşı duran Kürt kökenli vatandaşlara, özellikle canı yanan analara hakettiği ilgiyi göstermeyen lakin konu terör örgütü mensupları veya siyasi kanadı olunca üst perdeden konuşanlar.
4-Yeni oluşum iddiasıyla yola çıkan, yüce değerlerden bahsetmekle birlikte, iktidara ulaşmak için tavizlere açık olduğu izlenimi veren karakterler. Türkiye'yi, çok merkezli dış politikadan uzaklaştırarak sadece AB ve NATO'ya çapalamaya meyilli, Suriye-İsrail-Mısır bloğu ile ön şartsız el sıkışmaya hazır, Kürt sorununun çözümü için hukuki ve siyasi vaatlerde bulunmaya yatkın isimlerin görünür gelecekte ne kadar şansı olduğunu milletin feraseti tayin edecek.
Bütün bu hassas hususların gerek devlet ve politika sahnesindeki gerekse sivil ve dış ayaktaki müttefikleri ile canlı tutulduğunu gözardı etmemek gerek!
12 EYLÜL 2010: "UNUTMADIK"
12 Eylül 1980'nin 39. yıldönümünde, o karanlık günleri ve darbeye zemin hazırlayan aktör ve faktörleri yeniden anımsadık. Ancak, hafızamızı tazelememiz gereken bir tarih de 12 Eylül 2010'du. Anayasa reformunun içine truva atı misali sızan FETÖ'cülerin yargı darbesini nasıl kurumsallaştırdığını bugün tüm yönleri ile analiz edebiliyoruz.
HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz'ın dünkü paylaşımı üzerine, "Unutmadık" demek için şu cümlelerini aktarmak istiyorum:
"... Hukukun ayaklar altına alındığı, herkesin sindiği, şeref kavramının paramparça edildiği, zulmün tavan yaptığı, uydurma delillerle hayatların karartıldığı o zamanlar çabuk unutuldu.
... Yargıdaki bu olumsuz tabloyu düzeltmek, güven ve saygı kazandırmak adına kişisel hiçbir şey beklemeden çaba sarf eden bu ülkenin vatansever hukukçuları 2014 yılından itibaren büyük bir gayret içinde oldular.
... Darbe teşebbüsü sırasında en güçlü ve sonuç alıcı direnişi gösterip hukuka, hakka ve devlete sahip çıktılar.
... Yargıda sorunlar hiçbir zaman bitmedi şu anda da sorunlarımız var. Ancak ülkeye yarım yüzyıl çöreklenmiş bir örgütün yargıdan temizlenmesi az bir şey midir? İnanıyorum ki travmanın etkileri azalıp hakim ve savcıların deneyimi arttıkça, bugünkü sorularımızın büyük bir bölümünü geride bırakacağız. Gelecek, adalet için, ülkemiz ve yargısı için daha aydınlık olacak."