İçeriden ve dışarıdan desteklenen, siyasi pratiğe de dökülmek istenen iki eksenli senaryo ile karşı karşıyayız...
Bir yanda, özünde değişmeyen ama yeni bir dil ve yol tutturmayı deneyen CHP var. Mayıs 2013'teki Gezi olayları pratiğinden beslenen, farklı veya zıt unsurları amaç birlikteliği etrafında konsolide eden bir CHP bu. Aynı zamanda, muhafazakar çevreleri ürkütmediği izlenimi veren, bu insanların iç dünyasındaki muhasebeyi kendi lehine yorumlayan, buradan üretilmekte olan memnuniyetsizliği kullanmayı deneyen CHP tarzından söz ediyorum. Öyle ki... Geniş yelpazedeki mütedeyyin- sağ bloğa, "Sizingibi değilim. Ama sizetehdit de değilim. Hattasosyo-politik ve ekonomikkazanımlarınızateminat bile olurum" vaadindeki CHP imajinasyonunu gözardı etmemek gerekiyor.
Ankara'daki hantal CHP yapısını da önüne katıp götüren ve kısa dönemli başarılardan cesaretlenen bu akım esasen AK Parti'nin kurumsal kimliğini, genetik kodlarını ve daha çok liderini hedef alıyor. Cumhurbaşkanı'nın hangi durumlarda ne tür tepkiler veya kararlar vereceğini bir oyun teorisi gibi öngörmeye çalışıyor. Özetle...
İttifak sistemini bir tür avantaja çevirirken AK Parti'nin çelik çekirdeğinden siyasi periferisine yayılan sahada, marjinal oy etkisi yüksek bir yer kapmaya çabalıyor.
"Her şey güzel olacak!" iddiasındaki kadrolara, "Anlık heveslere kapılmayın. Rant kavgasınagirmeyin. Kucaklayıcıolun. Zira projemizdahabüyük" mesajıgöndermeyi deihmal etmiyor.
***
Diğer yandaise...
AK Parti'nin içinden neşet eden alternatiflerin uyandırdığı ilgi, merak ve sorgulama canlı tutuluyor. Bu ekip gizemli çizgide korunuyor. Ana hedefe yani liderliğe vurmadan, sadece ilke ve kurallar bazında bir siyaset üslubu ile milletin karşısına çıkacağını hissettiriyor. AK Parti'nin inşa ettiği siyasi merkezde rahatsızlık yaratmadan, siyasette hangi merkeze oturacağı tartışmasına dahi girmeden, "yaygın kapsamaalanına" sesleneceğini paylaşıyor. Mayanın tutmasını ise ekonomik ve politik sahada işlerin karışmasına endekslemiş intibaı uyandırıyor. Siyasi bölücülük eleştirisi ile toplumsal bütünleştiricilik vaadi arasında hayli zorlu bir imtihana giriyor. Netice olarak...
Her ustanın, çıraklarından esirgediği bir hüneri olduğunu unutmamak gerekiyor. Cumhurbaşkanı, siyasi esnek karşı koyma kabiliyetini ne ölçüde sahaya yansıtır, tüm kartlarını açmak yerine gelecek tasavvuruna göre kozlarını kullanırsa Türkiye bambaşka bir dönemin kapısını aralamaya aday görünüyor. Yani mesele iç ve dış rakiplerde değil, AK Parti ve liderinin alacağı aksiyonda düğümleniyor. Tabii ki yeni şartlara, eski usul yöntemlerle mukabele etmenin yetmeyeceğini söylemeye lüzum bile kalmıyor!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.