Daha seçim gündemi başlamadan önce Cumhurbaşkanı, Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirmişti.
Konu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bir yıllık performans raporunun hazırlanması idi. Ki şu sıralar, kamu kurumları yeni sistemin uyum sorunu yaşanan yönleri ile iyileştirme önerilerini Cumhurbaşkanlığı'na göndermekteler.
Bu özellikli çalışma sürerken CHP Genel Başkanı, "Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlığı" üzerinden bir tartışma başlatmayı denedi. Esasen, tartışmaya açmak istediği hususun sistemin işleyişinden ziyade bizatihi Cumhurbaşkanı olduğu da aşikârdı!
Cumhurbaşkanı'nın, partisi ile resmi bağının kurulması ve genel başkanlık görevini de üstlenmesi hassas bir nokta.
Türkiye deneyiminde Cumhurbaşkanları "tarafsız gibi gözükseler" de hepsinin bilinen siyasi görüş ve tavırları söz konusu oldu.
Devlet yönetiminin perde arkasında ise bir "siyasi gölge oyunu" süregeldi. Esasen Cumhurbaşkanı'nın, kurucusu olduğu partiyle ilişkisi, Külliye'de izole kalması riskine karşı bir açılım da içermekteydi. Reis-i Cumhur, ne kadar geniş tabanlı siyasi nabız tutarsa, bilgilerini de o kadar test etme şansı bulmakta. Kaldı ki milletvekilleri de Cumhurbaşkanı ile doğrudan temasta olmayı ve bir vesile ile Meclis'te görmeyi önemsemekte.
Hal böyle iken "partili cumhurbaşkanı"konumunun karşısına "partici cumhurbaşkanı"iddiası çıkarılmakta.
Kabul edelim ki... Ardı ardına gelişen referandum ve sıcak seçim süreçleri hem Cumhurbaşkanı'nı açık hedef haline getirdi hem de sistemde siyasi paratonerler de kalmadığı için makamı örselemek isteyenlere kapı araladı.
Evet, bu aşamada sistemik ince ayara ihtiyaç olduğu ortada. Ancak...
Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan kimliği arasındaki dengeye şu an radikal biçimde müdahale edilmesi, AK Parti'de "dualyapı" oluşturulmasına kadar varan formüller geliştirilmesi, çözümün değil problemin kaynağı olmaya aday.
Hepimizin bildiği gibi Cumhurbaşkanı'nın mutlak taraf olmasını gerektiren konu başlıkları ister istemez günlük siyaset alanının ve rekabetin de ana unsuru.
Halkın doğrudan oyları ile seçtiği ve seçimde güvenoyu vererek hükümetini kurmasını onayladığı Cumhurbaşkanı'nı, oyun kurucu olmaktan uzaklaştıracak hamleler, iyi niyet taşısalar bile AK Parti bünyesinde öngörülmeyen neticeler doğurabilir.
Cumhurbaşkanı'ndan alışılmış manada tarafsızlık rolü oynamasını beklemek de gerçekçi olmayacaktır. Buradan mühim olan husus "demokratik kültür ve olgunluksınırları" içinde Cumhurbaşkanlığı makamına takdir yetkisi ve tercih alanı bırakılmasıdır. Siyasi sürtüşme çıkarma potansiyeli yüksek olaylar ve konularda;
Cumhurbaşkanı'nın, parti genel başkanı şapkasını giymesine gerek bırakmayacak mekanizmalar kurulması da parti kurumsal kimliğinden polemik siyasetini yönetecek isimler ileri sürülmesi de mümkündür.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.