Sonda söyleyeceklerimi baştan paylaşmak isterim.
1- Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın yeni hükümet modelinin
işleyişi için düşündüğü "
CEO Bakan" tarzına birebir uyan isimlerin
başında Sağlık Bakanı
Fahrettin Koca geliyor. Yaklaşımı özel sektör
mantığı, savunduğu ise milletin çıkarı.
2- Şehir Hastaneleri, görkemi ve büyüklüğüyle hepimizi etkiliyor. Lakin "
Acaba bu ölçeğin altından nasıl kalkılacak?" sorusu da akla geliyor. Konuya buradan başlayacak olursak. Önümüzdeki hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resmi açılışını yapacağı Ankara Bilkent'teki şehir hastanesinde dinlediğimiz Bakan Koca diyor ki…
Şehir hastanelerini, bulunduğu bölgenin sağlık üsleri olarak konumlandırıyoruz.
Hizmet kalitesi, olumlu fiziki şartları, yüksek teknolojisi ve nitelikli insan kaynağı ile önde olan, branş çeşitliliği ve ileri tıbbi işlemleriyle de "
Mükemmeliyet Merkezleri" özelliği taşıyan merkezler… Şehir hastaneleri, kamu-özel işbirliği ile hayata geçtiği için "
garanti" diye bir iddia ortada dolaşıp duruyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, -ikna edici- anlatımına göre…
Şehir hastanelerinde, hasta garantisi diye bir şey söz konusu değil.
Maliye veya Sağlık Bakanlığı'nın borç yüklenimi anlamında hiçbir şekilde bir imza atmışlığı da yok. Sadece kullanım bedeli olarak ödenen bir rakam var. 25 yıllık kira bedeli olarak ele alınan bu tutar da hasta sayısından bağımsız. Bir de şehir hastaneleri dışındaki hastanelerde de satın alınan "görüntüleme, laboratuvar, temizlik" vb hizmetler için ödeme söz konusu.
Ki bu süre de 5 yıl. Sürenin sonunda, fizik tedavi, tetkik, kemoterapi vb hizmetleri de Sağlık Bakanlığı sunmayı istiyor.
Bakan Koca, şehir hastanelerini hem sağlıkta dönüşümün kaldıracı olarak görüyor hem de markalaştırarak model ihracını planlıyor. Nitekim Kazakistan, Romanya, Malezya şimdiden şehir hastanelerini kendi ülkelerine adapte etmeye ve işletim bedeli ödemeye hazır durumda.
Bir diğer dikkat çekici nokta da…
Sağlık Bakanı,
"Yeni dönemde üzerinde en çok durduğumuz konulardan biri de yapılan hizmetin, konulan tanının, yapılacak işlemin doğruluğunun teyidi.
Bununla ilgili özellikle yapay zeka ve büyük veriyi daha çok kullanma noktasında yoğun bir gayret içindeyiz!" dedi.
Örnek mi? Devletin 1.7 milyar lira olan MR, tomografi gideri. Sadece tetkikin gerekliliği noktasında doktorların bir kez daha düşünmesi veya yakın zamandaki raporlara bakmasını teşvik ederek sağlanan tasarruf oranı yüzde 22. (yani 375 milyon lira)
Ve son husus… "Yerlileşme ve millileşme!" Türkiye; tıbbi cihazda yüzde 84, tıbbi malzemede yüzde 82, aşıda yüzde 100 oranında dışa bağımlı. Bu eşiği de aştı mı hakikaten sağlık alanında bütüncül ikinci sıçrama dönemi başarılmış olacak.