Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın Latin Amerika programı kapsamında ilk durağımız, G 20 Zirvesi'ne ev sahipliği yapan Arjantin'in başkenti Buenos Aires. G 20'nin resmi gündemi ile oturumlara katılan liderlerin asli gündemi birbirinden farklı.
Kâğıt üstünde etkileyici başlıklar var:
Küresel Ekonomi ve Çalışma Hayatının Geleceği ve Kadının Güçlendirilmesi.
Uluslararası Ticaret ve Uluslararası Finansal Sistem.
Kalkınma ve İklim Sürdürülebilirliği.
Altyapı, Enerji ve Gıda Geleceği.
Oysa fiili gündem bambaşka... Artan küresel güvenlik riskleri, korumacılık, ABD-Çin, ABD-AB ticaret savaşları, Rusya-Ukrayna gerilimi etrafında batı bloku ile gevşeyen bağlar, ABD Başkanı'nın kontrolsüz güç kimliğinin ürettiği problematik, Brexit, Avrupa Birleşik Devletleri ve Avrupa Ordusu arayışı, İsrail'in bitmek bilmeyen güvenlik endişeleri, İran'a yaptırımlardan dolayı bölünen dünya, Suudi Arabistan kralının veliaht tercihinden kaynaklanan bölgesel ve insani krizler, Suriye, Irak, Libya, Yemen'deki hatalar, düzensiz güç, önlenemez ırkçılık ve içe kapanma eğilimleri.
İşte Türkiye, bu kaotik global ortamın tam merkezindeki ülke!
***
Arjantin demişken... IMF'nin pençesinde. Başkentinin adeta ruhu çekilmiş. Bunda G 20 için alınan önlemler kadar IMF reçetesinin olumsuzlukları da büyük etken. Türkiye ise IMF'ye doğru ittirilmek istenmesine karşın, kendi tedbirlerini alabilen ve dengelenme süreci ilgiyle izlenen bir ekonomi. Kırılganlıklarına rağmen Türkiye ekonomisi, istikametini çizmiş olmanın, olası küresel türbülansa karşı evinin kapısını, penceresini sağlamlaştırmanın avantajı içinde...
Madalyonun diğer yüzünde ise... Güvenlik perspektifinde Türkiye'nin konumu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Arjantin'e gelmeden önce yapılan MGK toplantısında, Suriye'nin kuzeyindeki oldubittiye karşı Ankara'nın "
devlet politikasını" en net ve hatta keskin düzeyde güncellemesinin ABD yönetimini huzursuz ettiği açık. G 20 Zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanımıza eşlik eden Türk güvenlik mimarisinin kilit isimleri ile yaptığımız sohbet gösterdi ki... Washington, Menbiç başta olmak üzere Fırat'ın doğusunda oyalama operasyonlarına devam ediyor. ABD, siyasi geçiş süreci öncesi Kuzey Suriye'de kalıcı olmaya, bunu da DEAŞ'tan ziyade İran'la ilişkilendirmeye çabalıyor.
Ama neticede... ABD, Türkiye sınırındaki sözde gözlem kuleleri ile YPG terör örgütünü koruduğunu düşünse de TSK için nokta hedefler belli ve bu odaklara yönelik, ABD askeri ile karşı karşıya gelme ihtimalini de gözeten askeri tedbirler alınması ihtimal dahilinde...
Özetle... Geleneksel müttefiklik ilişkisi değişirken, Türkiye'nin değişken küresel ortamda çok merkezli ve olay bazlı dış politik pozisyon takınması ihtiyaçtan öte artık gereklilik!