Ramazan ayının kendine özgü manevi havası içinde mitingler, tv programları, adayların saha çalışmaları derken önemli bir seçim kampanyasının ortasına geldik. Dikkatlerin, Ankara dışına yoğunlaştığı bugünlerde "iki ana ekseni" asla göz ardı etmeden, seçim sürecini sağlıklı yürütmek büyük önem taşıyor. Birinci eksen, ısrarla işaret ettiğimiz gibi ekonomi. Ekonomiye yönelik atakların Körfez'den Londra'ya uzanan ilişkiler ağı söz konusu. Evet, seçim öncesi alınan bazı mali kararların, seçim sonrasında yeni bir ekiple ve kapsamlı şekilde ele alınması gerekecek. Zaten bu yönde hazırlıklar da mevcut. Buna karşın, kur atağı ile başlatılan, ister istemez faiz bloku ile karşılanan ilk dalganın durulduğunu düşünmek iyimserlik olur. Bugünlerde, finansal otoritelerin, "Faizartışı gerekliydi amayetmez" diye başlayan cümleleri de öncü sinyal gibi. Yani... Seçimin son düzlüğünde kurgulanmış not operasyonundan, yüksek tansiyonlu kur seyrine kadar bir dizi hamleyi boşa çıkartacak kararlılık, dayanışma ve bağışıklık geliştirilmesi zorunlu. Bu yılın ilk çeyreğinde yine moral veren büyüme oranına ulaşılacağı belli iken, yılın bitimine doğru yüksek faiz baskısı ile ekonomiyi durdurmaya dönük girişimlerin planlandığını da göz ardı edemeyiz. Seçmenin, ekonomik şartlar üzerinden manipüle edilme tezgâhını yakından takip etmeli ve karşı tedbirleri almalıyız. Ankara'da bürokrasinin seçime endeksli otomatik pilota bağlanmış tarzını fırsat bilen, ekonomik konforu bozarak seçmenin kafasını karıştırmayı, siyaset kurumunun da telaşla yanlış tepkiler vermesini hedefleyen merkezlerin oyunlarını bozmak durumundayız. Bunun da yolu, pro-aktif olmaktan, dedikodu mekanizmasını durdurmaktan, güçlü hükümet-güçlü meclis çizgisini vurgulamaktan, doğru zamanda, cesur kararlar alma iradesini sergilemekten geçiyor.
***
İkinci eksen ise devletin yeniden yapılanması ile ilgili. Bu noktada da FETÖ ve Ergenekon ayıklamasının ardından devlet sisteminin nasıl kurulacağı, kimlerden oluşacağı ve hangi yönde işletileceği ile ilgili farklı egzersizleri hesaba katmamız gerekiyor. Devlet kadrolarını düzenleme, devleti devlet yapan kurumsal alanlara nüfuz etme, parlamentoya kaydırılan kimi isimlerin yönetimde yer almayacağı varsayımıyla elini çabuk tutma çabaları da ihmal edilmemeli. Kuşkusuz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne göre devleti etkin ve verimli çalıştırmaya dönük resmi taslaklar yazılıyor. Orada bile satır aralarına sızmayı deneyenler ile 'hazır dikkatler seçime odaklanmışken Ankara'da pozisyon tanımlaması da yapalım' mantalitesinde olanlar da az değil. Bir bakıma, seçimin neticesini çoktan satın almış aktörlerin ister memur isterse siyasi olsun, devlet telakkisine ilişkin yaklaşımları örtülü mücadelenin devam ettiğini hissettiriyor. Sözün özü... Bir yandan Cumhurbaşkanı'na verilen destek ile AK Parti'nin siyasi ağırlığı arasında makas açma gayretleri artırılıyor diğer yandan da devletin yenilenen sistemine erkenden tesir etme niyetleri dışa vuruyor.
İşte bu yüzden... Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hassas beyanları, Ankara'da ve muhtelif mahfillerde olup bitenleri bildiğini teyit ediyor.
Sandık gününü önceleyen siyasi enerjinin, 25 Haziran sabahını da düşünerek, hiçbir manevraya fırsat bırakmadan, kadromevzuat- idare dengesini süratle hayata geçirmesi de gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.