Turkuvaz Medya Grubu olarak 15 Temmuz hain darbe girişiminden bu yana çok önemli bir
"mili kamu diplomasisi" çalışması yürütüyoruz. Önce, darbe girişiminin arkasındaki gerçekleri ve FETÖ'yü anlatarak başladık, sonra küresel ve bölgesel sorunların çözümünde Türkiye'nin rolünü anlatarak devam ettik. Almanya, Belçika, İngiltere, Fransa, ABD, Rusya, Çin, Hindistan. Ve bugün çok değerli bir yazar ekibimiz Japonya'da...
Arkadaşlarımız Tokyo'da, Zeytin Dalı Harekatı'nı, Ortadoğu'yu, AB'nin geleceğini, yeni uluslararası işbirliği modellerini, NATO'nun ve hatta BM'nin yetersizliklerini anlatacak, önerilerini paylaşacaklar.
***
Cumhurbaşkanımız
Tayyip Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin, 1940'larda kurulan düzeninin, günümüz dünyasının sorunlarına adil ve kalıcı çözüm üretemediğini savunuyor. Küresel ve insani krizlerde sonuç alabilen, gerçek manada barışa hizmet eden bir BM hedefi için Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi gerektiğini söylüyor ve
"Dünya 5'ten büyüktür" diyor. Esasen bu vurguyu en fazla Japon dostlarımızın dikkate alması gerekiyor. Zira, yıllardır BM'yi finanse eden Japonya, büyüklüğü ile orantılı biçimde Güvenlik Konseyi'nde yer almıyor. BM Güvenlik Konseyi, Müslüman ülkeler başta olmak üzere farklı inançları, farklı kıtaları temsil kabiliyetinden uzak karakteri ile gücünü ve itibarını kaybediyor.
***
Japonya-Türkiye ilişkilerinin de "stratejik bakış açısı" yeniden ele alınması gerekiyor. İşte en yakın örnek... 7 yıl önceki deprem ve Fukuşima Nükleer Santrali'nde yaşananlar. Bu trajik olaydan sonra ne oldu? Japonya, nükleer santrallerini durdurmak ve tüm gücü ile sıvılaştırılmış doğalgaz ithal etmek zorunda kaldı. Ortadoğu'da yani konvansiyonel enerji kaynaklarının içinde bulunmayan Japonya'nın, bu kaynaklara sahip veya bu kaynaklara yakın ülkelerle farklı bir ilişki biçimi geliştirmesi gerekiyor. Türkiye ise her anlamda, dürüst ortaklık, küresel etkinlik ve çözüm ortaklığı vadediyor.
Tabii, bir hususu da gözden uzak tutmamak gerekiyor. Ülkemiz de her anlamda "yeniden inşa sürecinden" geçiyor. Eski Türkiye'nin alet çantası ile yeni Türkiye'yi kuramayız. 21. yüzyılın meydan okumalarına karşı, öz değerlerinden ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden ilham alan, insanı ile kurumsal yapısı ise zihniyet devrimini başararak geleceğin dünyasına hazır bir Türkiye'ye ihtiyaç var. Unutmayalım, değişimi yöneten kazanacak, direnen kaybedecek!