Günün mana ve ehemmiyeti, "yerlive milli" vurgusunu tekrarlamamızıgerektiriyor. Lakin yerli ve milli olmayı,hamasetten öteye götürmek ve içini doldurmakzorundayız.
Türkiye bugün, terör örgütleri ile açıktan, bu kirli şebekeleri sahaya süren küresel güçlerle ise örtülü olarak mücadele ediyor.
Ve bu mücadele kararlılığının arkasında, Türk milletinin asırların birikiminden süzülüp gelen feraseti, inancı ile ülkeyi emanet ettiği yöneticilerin kritik anlardaki stratejik tercihleri yatıyor.
Önceki gün sohbet ederken Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı FarukÖzlü gündeme getirdi.
Ben de detaylarını dün gibi hatırladım. Tarih, Mayıs 2004. Başbakan Tayyip Erdoğan Savunma Sanayi İcra Komitesi'ne başkanlık yapıyor. Erdoğan'ın inisiyatifi ile komite, tarihi bir karara varıyor.
Savunma sanayii alanında yabancı şirketleri merkeze alan modellerle uzun süredir sonuçlandırılamayan "modern tank, taarruztaktik keşif helikopteri ve insansızhava araçları" ihaleleri iptal ediliyor.
Ardından yeni dönemin kodlarını belirleyen şu açıklama geliyor:
"Savunma projeleri için milliimkânların azami kullanımı ile yurtiçiüretimi ve özgün tasarımı esas alanyeni tedarik modelleri oluşturulmasınave yurtiçi firmalarımızın daha etkinolmasına karar verilmiştir!"
İşte o karar sayesinde Türk SilahlıKuvvetleri (TSK), Afrin'deki terör yuvalarınadönük operasyonu, kendi göbeğini kendisikeserek gerçekleştirebiliyor. Silahlı ve silahsızinsansız hava araçları ile akıllı mühimmatlarla,zırhlı araçlarla, yerli milli piyade tüfeği ileyedi düvele karşı ülkenin çıkarlarını kan vecan pahasına savunabiliyor.
***
Suriye iç savaşında Türkiye'nintavrı, ahlaki ve insani idi.
Müttefiklerimizin sahadaki değişkenliğine aynı hızda mukabele etmemiz biraz zaman aldı. Bizim için maliyeti artıran bu politik tabloda, ABD'nin gizli ajandası ile TSK içindeki dirençli odakların Suriye sınırımızı korumak için harekete geçmekteki isteksizlikleri rol oynadı. Suriye meselesi 3.5 milyon sığınmacıya ev sahipliğinin güçlüklerini aşarak, terör örgütleri üzerinden Türkiye'nin güvenlik ve istikrarına doğrudan tehdit üretilmesine kadar vardı. "15 Temmuzhain darbe girişiminden hemen sonraCumhurbaşkanı Erdoğan'ın; devletinbekası, ordunun ve milletin birliği,vatanın bütünlüğü adına verdiği hassaskarar, hem Fırat Kalkanı hem deZeytin Dalı Harekâtı'nda yansımasınıgösterdi." TSK, "Milletin Ordusu" tanımının lafta kalmadığını, Meclis'in görevlendirmesi, Başkomutan'ın emri ile gayri milli unsurların baskılarını kırarak, askeri kabiliyetini kullanabileceğini gösterdi.
***
Bu vesile ile şunu belirtmek gerekirki... Türk-ABD ilişkilerinin görünür gelecektekiseyrini "Trump-Erdoğan" telefongörüşmesinin tutanaklarından okumak mümkün.
Başkan'ın orijinal sözleriyle, Başkan için hazırlanan ama tamamı görüşmede zikredilmeyen notlardaki üslup ve konu farklılıkları ABD derin devletinin, Türkiye'yi yönetenlere bakışını özetlemekte. ABD, Türkiye'nin hızını kesemezse, bu sürecin bölgesel ve küresel fay hatlarında yaratacağı kırılmanın gayet farkında.
Yani, Washington'un içi karışık olsa da ABD'nin Ortadoğu'ya bakışı gayet net. İşte bu nedenle ABD ile ilişkiler, 2019'a kadar halihazırdaki tansiyon seviyesinde devam edecektir. 2019'daki seçim eşikleri aşılıp, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne güçlü geçiş başarıldığında ABD, Ankara ile yeniden masaya oturmanın yollarını arayacaktır. Ve o arayış, köprünün altından ne kadar su aktığına göre anlam ve karşılık bulacaktır!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.