Selçuk Yöntem yemek yerken çekilmiş fotoğrafını duvarına asan bir kafeden tam 150 bin TL tazminat kazanmış.
Mahkemelik olan "enstantaneyi" inceledim.
Evet, belki ekranda gördüğümüz Yöntem'den eser yok karede.
O harika sesi işitilmediği için de atmosfer otomatikman sıradanlaşmış.
Ne var ki sıcak bir poz.
Soğuk kış günü sığındığı saçak altında yiyecek bulmanın sevincini yaşayan bir evsizi, geçkin bir tinerciyi oynuyor sanki Yöntem...
On parmak tuttuğu ekmek arasını sahiplenişi, masumluğu çok samimi.
Madem poz verdiniz, keşke bu esnaf geleneğine gülüp geçseydiniz Selçuk Bey...
Bakın şimdi üç beş kafe müşterisi değil tüm Türkiye bakıyor beğenmediğiniz fotoğrafınıza.
150 bine değer mi diyorsunuz?
E o zaman afiyet olsun.
***
NE CAHİL İNSANLAR VAR!
28 Şubat'ta başyazarlarını gönüllü Genelkurmay muhabiri atayan Hürriyet, pandemide de bir hekimi, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nu başyazar ilan etti.
Kimileri "Başyazarlığı geç de dezenfektan reklamlarında oynayan adamdan hekim mi olur" diye söyleniyor...
Haksızlık ediyorlar... Osman Bey'in başka marifetleri de var.
Aşı reklamı da yapabiliyor mesela.
Hatta işini öylesine ciddiye alıyor ki, pazarladığı ürünün içeriğine dair soruları şahsi algılıyor.
Dün de "Aşı hayata bir bilettir" isimli başyazısında şunları söylüyordu:
"'Aşıların içinde ne var?' gibi bir soru süratle ve hemen gündemden düşmelidir... Son derece sakat, sakıncalı ve anlamsız bir sorudur. Ben de pek çok hekim gibi... 'Aşının içinde ne var?' sorusunu yöneltenlere 'Yıllardır yuttuğunuz o ilaçların, yaptırdığınız aşıların içinde ne vardı biliyor muydunuz?' diye cevap veriyor, ardından da şu cümleyi ekliyorum: AŞIDA HAYAT VAR!"
Aşı üreticisi Pfizer'in, 15 yıldır FDA onaylı diye milyonlarca insana sattığı sigara bıraktırma ilacının kanserojen olduğu gerekçesiyle toplatıldığı haberlerini falan şimdilik geçelim...
Tabii ben bir gece önce Osman Bey'in NTV yayınını izlediğim için tecahülüarifane takıldığını biliyorum.
Çünkü o yayında hekimimiz, çoluk çocuk vurdurduğumuz aşıların içinde ne var sorusuna madde madde cevap verdi:
Aşının içinde eş dost ve arkadaşlarla sohbet etmek varmış. Sevgi varmış... İşe gitme hakkı, güvenli alışveriş, sanat varmış. Ve bir de tiyatroya, okula, sinemaya giriş bileti varmış...
Hâlâ ikna olmadıysanız, bir de Pfizer'in yarışmalarında "bilimsel kurul üyeliği" yapan Prof. Dr. Zafer Kurugöl'e kulak verin.
Baksanıza, beyefendi yine NTV yayınında, İzmir'de 1 aylık, 6 aylık bebeklere yanlışlıkla korona aşısı vurduklarını ama hiçbir şey olmadığını söyledi.
Siz hâlâ...
***
BÖYLE ANLAŞMAMIŞTIK ALİ BEY!
Ali Babacan, "Artık hiç kimse dindar vatandaşlarımızın son yıllarda elde ettikleri kazanımları ellerinden alamaz" demiş.
Herhalde ittifaka yürüdükleri CHP'nin Etimesgut İlçe Başkanı Cemal Emir'in, "Bu ceberut adamı göndereceğiz, bir daha gelmesinler diye kökünü kazıyacağız. Korkutacağız, yıldıracağız, susturacağız" sözlerini göğsünde yumuşatmak için...
Ama Babacan'ın açıklamasına sosyal medyada gelen tepkiler, topun apış arasından kaleye girdiğini gösteriyor.
Zira Babacan'ın muhalif destekçileri, "Nasıl yani, böyle anlaşmamıştık" diye kazan kaldırıyor.
Onu gizli "AKP'li olmakla" falan suçluyorlar.
Ali Bey ne yaptınız?
Durup dururken, "intikam" diye inleyen zombileşmiş siyasi holiganlarla yürüdüğünüzü seçmeninize hatırlatmış oldunuz.