Dünyada ilk vaka duyulduğundan bu yana 15 ayı, Türkiye'de ilk vaka çıktığından bu yana 1 seneyi geride bıraktığımız 'Kovid-19' küresel virüs salgını, esasen tüm dünyanın küresel ölçekte adeta bir 'savaş'ın içinden geçtiği bir süreç yaşıyor. Bu nedenle, 'tuzukuru' bir grup ekonomistin dünya sanki bir 'savaş'ın içinde değilmiş de, sanki Türkiye'de her şey güllük gülistanlık iken, yanlış ekonomi politikası tercihleri nedeniyle enflasyon yükselmiş tavrı içinde olmalarını hayretler içinde takip ediyorum. Küresel sistemin önde gelen ülkelerinden başlayarak, tüm dünya esnafını, reel sektörünü ayakta tutmanın, iflasa sürüklenmekten kurtarmanın telaşı içerisinde.
İstihdamın korunması küresel ölçekte en temel öncelik. Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı'na (OECD), uluslararası kurumlar tüm para, maliye ve direkt kontrol politikası tedbirlerinin seferber edilmesi suretiyle, reel sektörün, istihdamın, üretimin ayakta tutulmasını hararetle öneriyor. Tüm dünya 'istihdamı koruma'nın peşindeyken, bir 'savaş'ın ortasında olduğumuzun tam anlamıyla bilincindeyken; bir grup ekonomistin sanki 100 yılın en ağır küresel krizlerinden birisini yaşanmıyormuş gibi, Ekonomi Yönetimimizi 'enflasyonla mücadele' noktasında, 'ortodoks' yaklaşımlarla 'zihinsel abluka'ya alma girişimi ne derece samimi, iyi niyetli olabilir ki?
Tüm dünya 'tarihi' bir krizle boğuşurken, ister klasik model, ister 'yeni' melez açık ekonomi modeli, işsizlik ile enflasyon arasında ters yönlü ilişkiyi tanımlayan 'Phillips Eğrisi' tüm gerçekliği ile karşımızda. Küresel virüs salgının sebep olduğu 'küresel kriz' ve 'savaş' ortamında, 'enflasyonla mücadele'nin aşırı sertleştirilmesi ve enflasyonun bastırılmasına yönelik aşırı sıkılaştırılmış para ve maliye politikası tedbirleri, hane halkı tüketim harcamalarını da, özel sektörün yatırım harcamalarını da, kamu harcamalarını çok sert daraltır. Zaten 'Kovid-19'a karşı 'savaş' veren esnafın ve KOBİ'lerin iflasa sürüklenmesi anlamına gelir. Tüm dünya bir 'savaş'ın ortasındayken,esnafı ve KOBİ'leri iflasasürükleyecek ölçüde bir 'enflasyonlamücadelede' olmaz. Türkiye zaten enflasyonla mücadelenin önemli sacayaklarından birisi olan 'mali disiplin' konusunda, 'Kovid-19' ortamında küresel başarı ortaya koydu.
Kamunun kaynaklarını en verimlive en istihdamı destekleyici alanlardadeğerlendirip, 'Kovid-19'la küresel mücadelekapsamında, tüketim ve yatırım harcamalarınıbelirli bir seviyede korumak vedesteklemek, beraberinde kabul edilebilirbir GSYH büyümesi anlamına geldiğinden,üretilen katma değer bir yandan 'istihdamınkorunması', diğer yandan 'büyümenin sürdürülmesi'anlamına gelir. Bir 'savaş'ınortasında, 'bedeli ne olursa olsun fiyatistikrarı önceliktir' diye politika setioluşturulmaz. Öncelik, üretimi, istihdamı,büyüme ve ihracatı koruyarak, son 100yılın en ağır krizlerinden birisinden, 'Kovid-19 Savaşı'ndan Türkiye Ekonomisi'ni enaz hasarla çıkarmaktır. Bu 'tarihi' savaştançıkmanın en temel yolu 'istihdamı korumak',özel sektör ve kamu yatırımlarını desteklemekve ihracatı destekleyici bir 'rekabetçikur' düzeyini sürdürülebilir kılmaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.