'Kovid-19' küresel virüs salgınının dünya ekonomisi ve küresel ticarete geniş kapsamlı etkileri, 'YeniNormal' kavramı çerçevesinde yeni başlıkları, yeni yaklaşımları, yeni fırsatlar kadar, zorlukları da beraberinde getirdi. Bu başlıkları, Çin ve Asya'ya 'aşırı' bağımlılığı azaltmak adına, küresel tedarik zincirlerinde yeniden yapılanma; ticarette 'bölgeselleşme'; yeşil üretim ve yeşil ticaret; güvenli, hijyen üretim ve ticaret ve ticarette dijitalleşme olarak sıralamak mümkün.
Küresel tedarik zincirlerinde yeniden yapılanma, bilhassa küresel pandeminin sebep olduğu ciddi aksaklıklara bağlı olarak, firmaların tümü için 'tedarik çeşitlendirmesi' konusunu önceliklendirdi. Bu noktada, salt iç tedarikle üretim yapan firmalar açısından dış tedarikçileri de sürece dahil etmek; salt dış tedarikçiyle çalışanlar açısından da yeni iç tedarikçiler edinmek artık daha kıymetli. Bilhassa, küresel pandeminin kıtalar arası ticaret hacminde sebep olduğu dengesizlikler ve limanlarda konteynerlerin yükleme, boşaltma işlemlerinin hayli uzaması, konteyner kapasitelerini 'altın' değerine ulaştırmış durumda.
Bu nedenle, Şanghay Limanı'ndan Los Angeles Limanı'na konteyner maliyeti haziran ayına göre ikiye, Rotterdam Limanı için ise dörde katlanmış durumda. Türkiye açısından, daha önce ortalama 2 bin 500 dolara gelen konteyner maliyetleri, kimi güzergahlar için 7 bin dolarlara yaklaşmasına rağmen, malını satmış olan Türk ihracatçısı göndermek için konteyner bulamıyor. Bu durum, bugün ve gelecekte, küresel ticarette yakıncoğrafyadan tedariki (nearshoring) daha kıymetli hale getirecek. Türkiye'nin 'güvenilir liman tedarikçi ülke' olma gücü, Avrupa, ABD, Orta Doğu, Körfez ve Afrika'dan sipariş yoğunluğunu katlayacak.
Nitekim, bu gelişmenin Türkiye'nin ihracat verilerine yansımasını da kırılan hacim rekorlarıyla gözlemliyoruz. Bununla birlikte, 'kovid- 19' sonrası dönemin küresel ticareti, üretici, tedarikçi firmaları, şirketleri eskisinden daha ciddi standartlarda iş yapmaya zorlayacak. Firmalar, aldığı siparişi zamanında teslim edebilmek adına kendileri için de hammadde ve ara mamul amaçlı geniş tedarik ağları oluşturmak durumunda olacaklar. Bu nedenle, Türk ihracatçısı için, Türk iş dünyası için daha geniş tedarik zincirleri ağını oluştururken, serbest ticaret anlaşmalarını ve bölgesel ticaret anlaşmalarını daha yakından takip etmek ve Türkiye için farklı avantajlar yakalamak hayli değerli olacak.
Bu sürecin bir diğer zorlu etabı, Türk iş dünyası, Türk ihracatçısı açısından tedarik zincirindeki hammadde ve ara mamul üreticileriyle ilişkileri 'değer zinciri' kavramı üzerinden de oluşturmak olacak. Yani, söz konusu muhatapları salt üretici ve tedarikçi görmek yeterli olmayacak. Çünkü, 'Kovid-19' sonrası dönem, küresel ölçekte firmalardan, şirketlerden 'güvenilir', 'hijyen' üretim ve teslimat talebinin katlandığı; üstelik de bunun 'yeşil üretim' ve 'yeşil tedarik' kurallarına göre yapılmasının talep edildiği; yeni küresel standartların istendiği bir dönem olacak. Bu nedenle, Türk ihracatçısının da 'hijyen'üretim ve 'yeşil üretim'e yönelik yeni sertifikasyonlar ve akreditasyonları temin etmesi gereken bir dönem olacak. Bu zorlukları aşarsak, Türkiye'yi küresel ticarette geniş fırsatlar bekliyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.