'Soğuk Savaş'ın bitişi, 'Atlantikİttifakı'nda farklı arayışları, geleceği dairfarklı planları, farklı çıkarları beraberindetetikledi. Avrupa'nın iki başat ekonomisiAlmanya ve Fransa 'ABD'siz yenibir gelecek' kurgusuyla, 'Tek AvrupaDevleti' ve 'Avrupa Ordusu' gibi iddialıprojeleri hızlandırdılar.Açıkçasını söylemek gerekirse,ABD cephesinde de,Atlantik'in diğer kanadındakibu arayışlara çok tepki gösterilmediğigibi, ABD kanadıda 'Asya-Pasifik' cephesindeyeni hikayelerin peşindekoşma eğilimi gösterdi.'Atlantik İttifakı'na yönelik sözkonusu kanaatler, görüşler, tartışmalarönemli ölçüde 'Post-Atlantik' değerlendirmeleriylede harmanlandı, gelişti.
Çünkü, Washington'da, Londra'da, Paris'te, Berlin'de giderek güç, nüfuz alanı, sivil ve askeri bürokraside önemli mevkiler kazanan 'Post-Atlantikçi' 'küreselci'ağ, Atlantik'le sınırlı bir hikayeden çok, dünyanın doğusuna, 'Asya-Pasifik'e uzanan, Rusya ve Çin'i de kapsayan yeniekonomik ve siyasi çıkarların, yeni ticari fırsatların daha cazip olduğuna kanaat getirmişlerdi. Bu nedenle, Rusya ve Çin'le yeni işbirliklerine sıcak bakan; bu konuda daha proaktif çaba ve projeler ortaya koyan siyasiler, 'küreselci' ağ tarafından desteklendi.
Ancak, Başkan Trump'ın Beyaz Saray'a gelmesiyle birlikte, ABD'den tüm Atlantik İttifakı'na yayılacak şekilde, 'YeniAtlantikçiler'-'Post Atlantikçiler' büyük bir savaşın tırmandığına da şahit olduk. Clinton ve Obama dönemlerinde, Demokratlar'ın başkanlık görevini yürüttüğü 16 yıl, 'küreselci' ağın Washington'da bu kadar mevzi kazanması, 'Atlantik'inadeta gözden düşmesine sebep teşkil eden bir 'ekonomi-politik' kurgunun bu kadar önceliklendirilmiş olmasına tepkiler giderek büyüyor. Çünkü, Cumhuriyetçi kanat içerisinde önemli bir taban, kanaat önderleri grubu, bu tercihin bizzat 'ABD'nin kendi topuğuna kurşun sıkması' gibi bir sonuç doğurduğuna kanaat getirmiş durumdalar.
Bu nedenle, 'Yeni Atlantikçiler' olarak tarif edebileceğimiz ekip, 'AtlantikRuhu'nu yeniden canlandırmak ve '1947Perspektifi'nden uzaklaşma eğilimindeki her İttifak üyesi ülke ve siyasi liderle ciddi bir 'kavga' yürütmeye kararlı gözüküyorlar. Bu nedenle, ABD'nin Almanya ve Fransa ile artan 'gerilim'i, Trump ile Macron ve Merkel arasında artan 'stres' iyi okunmalı. Bu noktada, 'Yeni Atlantikçiler' ve Trump Yönetimi, eğer 'AtlantikRuhu'nu yeniden ayağa kaldırmak konusunda kararlı iseler, 'stratejik' olmayı geçtim, en 'vazgeçilmez ortağın' Türkiye olduğunun ciddi manada farkındalar. Çünkü, Orta Asya'dan Balkanlar'a, Kızıldeniz'den Kuzey Denizi'ne, 'AtlantikRuhu' yeniden canlandırılacak ise, bunun 'anahtar'ı Türkiye'dir.
'F-35', 'PKK-YPG' gibi konular başta olmak üzere, Washington kanadında 'küreselci' ağ tarafından Türkiye-ABD ilişkilerini adeta 'baltalamak', 'zehirlemek' için kurgulanmış, tırmandırılmış tüm meseleleri, bu meseleleri 'kördüğüm'e dönüştüren tüm sivil ve askeri bürokrasiyi etkisizleştirmeleri gerekiyor. ABD'de yaklaşmakta olan 'başkanlık seçimi'ni bir de bu perspektiften okumamızda yarar var.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.