1957 yılında başladım bu mesleğe.. Başladığım günden bu yana, yani 62 yıldır gördüğüm tanıdığım en sert, en etkili muhalefet lideriydi İsmet İnönü.. İktidardaki Demokrat Parti lideri AdnanMenderes'e karşı nasıl acımasızdı.
İkisi arasında kıyametlerkopardı, durmadan.. Bu kızılca kıyamet arasında iki şey dikkat çekerdi..
Birincisi.. Bayram sabahları ve 10 Kasım'larda Anıtkabir'de yapılan törenlere, ikisi de erken gelir, bir köşeye çekilir, sohbet ederlerdi. Ertesi gün gazetelerin baş sayfalarında çiçekler açardı..
"Bahar Havası!.."
Tepedeki bahar, ülkeye yayılır, gerginlik gevşerdi.
İkincisi.. İçerde istediği kadar kızılca kıyamet kopsun, konu dışpolitika oldu mu, iktidar ve muhalefet, öyle tek vücut olur dışa, siyasetçisi ve medyası ile öylesine "birlik beraberlik gösterisi" yapılırdı ki, şaşardık.. İçişlerimizin ayrı, dışa karşıkenetlenmenin ayrı şeyler olduğunuçocuk yaşımızda öğrenmiş,gazeteci olunca dayaşamıştım!.
Bunları şimdi niye anlattım!.
Ne yazık ki günümüzde içeriye öyle boğulduk ki, dışı göremiyor, farkına varamıyoruz. Türkiye'nin dış politikadaki gelmiş geçmiş en büyük başarılarının farkınavaramıyoruz..
Geçenlerde 1968'de AmerikandenizcileriniDolmabahçe'dedenize döken gençlik liderlerinden biriyle konuşuyorum..
"68'de siz, tam bağımsız Türkiye.. Go Home Yankee çığlıklarıile gösteri yapardınız.. Bugün Devlet BaşkanımızAmerika'ya kafa tutuyor. Tutmakla kalmıyor yola da getiriyor" dedim.. "Haklısın" der gibi gülümsedi sadece..
Bakın dünyada üç lider ülke var.. Amerika, Rusyave Çin!. Üçü de birbirinin kuyusunu kazar. Çünkü mesela Orta Asya, mesela Orta Doğu üzerindeki hevesleri, emelleri aynidir.. Bu onları düşman yapar, açık ya da gizli..
Biz, 1950'de Demokrat PartiNATO'ya girmek için Kore'ye askergönderdiğinden beri, Amerika'nınyanında, Rusya ve Çin'in karşısındayer aldık. Türk dış politikasıhep böyle gitti..
Bugüne bakın bir de!.
Çin'le ilişkilerimiz mükemmel.. Putin, Erdoğan'ın kankası nerdeyse.. NATO müttefikimiz Amerika'ya S-400'ler konusunda kafa tuttuk. "Sen Patriotları bize vermezsen, gider S-400'leri alırız" dedik.. Amerika "O zaman biz de F-35 uçaklarını vermeyiz" dedi. "Vermezsen verme, onları da başkasından alırız" diye ayağa kalktık..
Ne oldu?.
Olanın inanın benim gazetem bile farkında değil..
Cumhurbaşkanı "Artık 4.5yıl seçim yok işimize bakalım"derken, bütün Türkiye medyası ileİstanbul seçimlerine takıldı iki haftadırnerdeyse, başka şey yazıldığı,konuşulduğu yok.. Öyle yok ki, dünSabah'ın manşetinde hâlâ İstanbulseçimleri varken, Berat Albayrak-Trump görüşmesi sayfanınen altında, pul gibi birfotoğrafla verilmişti.
Oysa hele Sabah'ta bu fotoğraf en tepede boydan boya verilmeliydi. Çünkü o, Türkiye'nin Uluslararası zaferinin, Türkiye'nin küstah ve mağrur ABD Başkanı Trump'ı yola getirişinin fotoğrafıydı.
O resimde dört kişi vardı OvalOfis'te, yani ABD Başkanlık makamında.. Albayrak.. Karşısında Trump.. İki yanında Trump'ın danışmanı Kushner ki Başkanın damadı ve her şeyi danıştığı adamdır.. Öteki de Albayrak'ın ABD'deki fiili mevkidaşı olduğu için orda olması şart, Hazine Bakanı Mnuchin..
Diplomasinin temel kuralıdır. Uluslararası ilişkilerde devlet adamları, kendi mevkidaşları ile muhatap olurlar. ABD Başkanı'nın bir TürkBakanı ile Beyaz Saray'dabuluşması ne demektir bir düşünün.. Ne konuştukları önemli bile değil.. O buluşma, hem de Türkiye'nin Amerika'ya böylesine sert ve adeta "Cehenneme kadar yolun var" edasındaki tutumu sırasında, Uluslararası İlişkiler Kuralını tepe taklak eden o buluşmanın anlamı nedir?.
Her ama her Türk vatandaşı bundan gurur duymalı değil mi?.
Hele içerik?. Trump'ın nasıl yumuşadığını, hatta alttan aldığını bizim diplomasi söylemez. Ama diplomasiyi bilen anlar ki, bu davet, ABD'nin işleri artık eskisi gibi cart curtla yürütemeyeceğini anlaması demektir. O küstah, o mağrur Trump'ın, S-400/ F-35 sorununun tehditlerle değil, karşılıklı anlaşma ile çözülebileceğini nihayet görmesi demektir.
ABD Başkanı, Türkiye Başkanı, hatta Başkan Yardımcısı bile değil, Amerika'da ekonomik temaslar yapmak için bulunan Ekonomi Bakanı'nın Beyaz Saray'a davet edilmesinin anlamı budur..
Şimdi, Türkiye'nin ABD devini yola getirmesi demek olan bu görüşme mi önemlidir, yoksa, İstanbul Belediyesi'nin A'nın, ya da B'nin kazanması mı, söyleyin..
Bir T.C. vatandaşı, bu ülkenin bir insanı olarak söyleyin!.
***
Yazıya nokta koydum, Ipad'ime fotoğraf düştü. Turgut Özal'ı anma töreninde karşılaşan Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu el sıkışıyor.
Yoruma gerek var mı?:
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.