Üstat Sezai Karakoç Ramazan ayı için o kadar güzel bir ifade kullanmış ki, bu güzel günlerin belki de muhtevasını en güzel şekilde anlatacak iki kelime…
Üstün insanların davetlisi olduğu bir gök sofrası…
Samanyolunda ziyafet.
…
Ramazan'ın kendine has bir kültürü var.
Asırlardır süregelen medeniyetimizin taşıdığı gelenekler var.
Sofrasından iftar sonrası etkinliklerine,
Davulcusundan mahyalarına…..
Bir de unuttuklarımız var.
Bugun yerini askıda ekmek, askıda fatura gibi uygulamaların aldığı zimem defteri,
İncitmeden sahibini bulması için semtlerde, camilerde, mezarlıklarda yer alan sadaka taşları,
Davetlilere yemekten sonra verilen diş kirası,
Sadece Ramazanda açılan semai kahveleri…
Mesela kime sorsak Ramazan herkesin kendi memleketinde güzel..
Erzurum'da bir başkadır.
Adana'da bir başkadır.
Hacı Bayram'da, Hamamönü'nde Ankara'da bir başkadır.
Sultanahmet'te, Eyüpsultan'da İstanbul'da ise bambaşkadır.
Minareleri süsleyen Mahyalar bir başka ahenk katar gökyüzüne.
İftar sonrası yapılan etkinlikler farklı bir heyecan katar 7'den 70'e herkese.
Pide kuyruğunda beklerken bir başka canlanır hatıralar.
Sofralarda ağırlanırken akrabalar bir başka atar yürekler…
Bir çocuk için bambaşkadır Ramazan..
Teravih namazında buluşacağı cami arkadaşları…
İftar davetlerinde buluşacağı akraba çocukları…
Oruç tuttuğu zaman büyüklerinden alacağı iftarlıkları…
İlk oruç hediyesi, tekne orucu…
"Ramazan paylaşmaktır" sözü hiç çıkmaz mesela hafızalarımızdan.
Yılın 12 ayında verebilecekken Ramazan'ı bekler çoğumuz zekat için.
Koliler hazırlanır, filtreler zarflara konulur ve sahiplerine sunulur Ramazanda.
Trafikte kalanlar da unutulmaz, hurmalar ve sular dağıtılır
Çok büyük acılar, çok büyük kayıplar yaşadığımız son 3 yıldır şöyle bir hafızamızı yoklarsak aslında Ramazan bize çok şey kazandırdı.
Mesela Pandemide
Ne kimse kimsenin kapısını çalabildi iftar sofralarında,
Ne de omuz omuza saf tutabildi teravih namazlarında…
Dosta hasret kaldık, komşuya hasret kaldık, akrabaya hasret kaldık.
Ve değerini anladık sahip olduklarımızın, unuttuklarımızın…
Büyük bir deprem yaşadık 2023'ün 6 Şubat'ında,
O büyük acıya bir merhem gibi geldi o yıl Ramazan..
Sofralarımız 11 ilde kuruldu bu kez
13 milyon insanla paylaştık sofralarımızı…
50 binden fazla can artık yer almadı aramızda,
Onların geriye bıraktıklarıyla paylaştık sahurumuz, iftarımızı…
Ev ne demek, aile ne demek daha iyi anladık…
Ve bu Ramazan.
Biz sağ ve salim ulaştık belki.
Ama…
Her yıl gelen acı haberlerden daha da derin bir acıyla başladık bu Ramazan'a.
Soframızda daha edepli davrandık,
Dualarımızda daha içten bir niyazla ağladık.
Daha sık tuttuk saflarımızı namazda.
Çünkü,,
Gazze'yi yaşadık…
Gazze'deki Soykırımla başladık
Her yudum suda susuzluktan can vermiş çocukları hatırladık.
Her bir lokmada hayvan yeminden ekmek yapmış Gazzeli anneyi hatırladık.
"Ruhumun Ruhu" diyerek kokusuna doyamadığı torununu gözyaşlarıyla kefenleyen o dedeyi..
Bombalar altında yitip giden canları
Yardım kolisi beklerken gökten yağan bombayla parçalanan insanları
Kundağı kefen olan bebekleri hatırladık.
Onlarla yaşadık…
Onlarla yaşıyoruz…
Ve evet
Onlarla yaşamalıyız bu Ramazan'da…
…
Bu Ramazan Gazzeli o masumlar, Samanyolu'nda…
Gök sofrasında?
Peki ya biz?
Ramazan boyu bu soru da hep yaşasın hafızamızda?