TAHİR İNAN

Bolu, karın güzelliğine güzellik kattığı Nadide bir şehir.

Kartalkaya kışın bembeyaz doğasıyla yükselen bir cazibe merkezi.

Ama kara düşürdüler işte.

Yüreğimizi yaktılar.

Yargı soracaktır hesabını, şüphemiz yok.

Ama lütfen bırakalım artık bu işin siyasetini yaparak prim elde etme çalışmalarını.

Onca insanın acısı bu kadar tazeyken sırası mı?

78 can gitti.

14 aile yok artık hayatta.

Daha fazlası paramparçayken

Biz neyin derdindeyiz?

…

Bir gerçekle daha yüzleşiyoruz maalesef.

Kimsenin canı başka birinin vidanına bırakılmamalı

Mevcut yasalarda yönetmeliklerde bir boşluk varsa doldurmalı.

Olmuyor demek ki, denetimler bazen yetmiyor.

Gördük ki bir gecede milyonları kasasına koyanlar, iki kuruş daha fazla para kazanabilmek adına nelere göz yumuyor.

İşte bu yangında gördük!

Alınacak önlemlere harcayacağı para, bir gecelik karı bile etmiyor otel sahibinin.

Eksiklikler otelde konaklayan onca siyasetçinin yetkilinin uzmanın gözüne bile çarpmıyor.

İlginç!

Bir yangın anında Otelin adeta ölüm kapanına döneceğini rapor eden memurlar bile " bana ne" diyebiliyor!

Yani 78 insan feci bir şekilde can verene kadar, bilen duyan kimse umursamıyor!

Peki ne olacak?

Bazı serzenişler var haklı olarak!

"Denetimleri ilgililer yapmayacak biz yapacaksak ne anlamı var bunca kamu personeline"!

Ama dedik ya işte olmuyor yetmiyor demek ki!

Önlemlerin alınması can güvenliğinin sağlanması için illa bir şeylerin yaşanması mı gerekiyordu!

Bu yaşananda bize bunu öğretti.

Şimdi bırakalım devlet hesabını sorsun!

Ama biz de boş durmayalım.

Soralım artık mesela acentelere…

Süsleyip püsleyip sattığınız aracılık ettiğiniz o oteller bizim canımızı da güvence altına alabiliyorlar mı?

Kefil misiniz?

Otoparkına, spa uzmanlarına kadar yazıyorsunuz ya

Afet raporlarını da yayınlayacak mısınız?

Depreme dayanıklı mı?

Yangın önlemleri alınmış mı?

Sel su baskını gibi durumlara hazırlıklı mı?

İşte gördük Bolu'daki oteli: Geceliği 30.000 -40.000 TL…

Her yer en iyi şekilde döşenmiş en pahalı kaplamalar tercih edilmiş.

Ama konfor düşünülürken insan hayatı ihmal edilmiş.

Soralım mesela otel sahibinin, işletmecisinin sicili temiz mi?

Bana sorsanız bu adamlar bir daha bu işi yapamamalı!

En ağır cezalar getirilmeli!

İnsan hayatına göz göre göre sebep olmak bu kadar ucuz olmamalı!

Değil otel işletmek otelde bile çalışmasına müsaade edilmemeli!

Bir müteahhitin, mühendisin bile isteye kusurundan dolayı bir bina yıkılıp insanlar hayatını kaybediyorsa o insan eline bir daha bir mala dahi alamamalı!

Sırf daha fazla kazanmak uğruna, insanların yediği ekmekten içtiği suya varıncaya kadar türlü hilekarlılara imza atanlar ve insanların hayatına mal olanlar değil üretim yapmak üretim yapan bir fabrikada dahi çalıştırılmamalı!

ki bir daha cesaret edemesin!

Kimsenin hayatı kimsenin parasından, makamından, unvanından değerli değil!

Bize de ders olmalı!

Şatafatına donatılarına aldanarak gittiğimiz her türlü otelde, kapıdan girdiğimizde soracağımız ilk şey Wi-Fi şifresi olmamalı.