SALİH TUNA

Madem öyle ablanızın suçu neydi?

Öteden beri çağdaşlık gibi, bilim gibi "tartışılması dahi kabul edilemez" kavramlar vardır.
Öyle ki en ufak muhalefet şerhinde bulunsanız dahi "çağdışı" veya "yobaz" ilan edilmeniz işten değildir.
Bu dokunulamaz kavramların kamuflajı altında nice "cinayetler" işlenmiştir. Her şeyden evvel de bizzat bu kavramlara karşı.
"Batıcılık" çağdaşlık, "bilimselcilik" de bilim olarak yutturulmuştur.
Türk aydını bu "yutturmacanın" da öncüsüdür.
Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan bilge dostum Ekrem Tahir bu aydın türünü ("Yaratıcı Öfke" adlı eserinde) "fragment aydın" tesmiye etmişti.

***

Dokunulmaz kavramlar mesabesindeki "devrim" ve "hürriyet" kavramları da araçsallaştırılarak nice "cinayetlere" meze yapıldı.
O kadar ki, "27 Mayıs Devrimi" kapsamında yer alan Adnan Menderes cinayeti yıllar yılı bayram olarak kutlandı.
"27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı"nı cuntanın (Milli Birlik Komitesi'nin) ilan ettiğini elbette biliyorum.
Lakin, mahut bayramı benimseten (yani yutturan) "fragment aydındır" yine.
Ne korkunç ironidir değil mi: 27 Mayıs'ı bayram olmaktan çıkartan bir başka darbeci Kenan Evren'dir.
Malumunuz, "demokrasi" veya "demokrat" denildiğinde tüm dünyada akan sular durur.
Demokrasi adeta modern kutsal inektir.
Kimsecikler de şuncağızı sormaz: ABD'den onay almayan veya ABD'nin meşru görmediği tek bir ülke var mıdır yeryüzünde demokrat sayılan?
Tam aksine, ABD emperyalizmine karşı çıkan her ülke "otoriter" veya "diktatör" yaftasını yemeye mahkûmdur.
Demokrasi kamuflajı altında işlenen cinayetlerin de haddi hesabı yoktur.
Misal çok, hangisini sayalım... Mesela, ABD Irak'a demokrasi getirmek gerekçesiyle yüz binlerce çocuğun (ilaç ambargosu yüzünden) ölümüne neden olmuştur.

***

"Gözünün üstünde kaşın var" diyen herkesi "Muhalefete muhalefet yapılmaz" diyerek susturanlar, son günlerde değişim gerekçesiyle muhalefete muhalefet yapmakta "zoom"una kadar sınır tanımıyorlar!
"Değişim" kimsenin itiraz edemeyeceği, çok kullanışlı, çok revnaklı bir "yutturmaca" nasılsa.
Tevekkeli Heraklitos'tan Ionesco'ya kadar "Değişmeyen bir şey var değişmenin kendisi..." denilmemiştir.
Değişim "başkalaşım" demek değildir.
Gelgelelim, zavallı "değişim" İmamoğlu ve Tanju Özcan'a kadar düştüğüne göre, yeterince "başkalaşıma" uğramış demektir.
Yani, "değişim" bunların dilinde sadece kazanmaya endeksli, içi boşaltılmış, karanlık bir kavrama dönüştü.
Takdir edersiniz ki Kılıçdaroğlu kazansaydı, "değişim" ihtiyacından söz eden olmayacaktı.
Kaldı ki, CHP tepeden tırnağa değişse de seçim kazanamadığı takdirde, değişmiş kabul edilmeyeceği muhakkak.
Madem maksat ne olursa (ve hatta nasıl olursa) olsun kazanmaktan ibaretti, "Kazanacak bir adayla seçime girelim" diyerek masadan kalkan ablanızın üzerine sifonu neden çekmiştiniz?
Sizin bu "değişik" kafanız değişmedikçe hiçbir şey değişmez.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.