Top oynamamızı istemeyen, dahası her fırsatta topumuzu kesen komşu apartmanın en üst katındaki Meskune Teyze'nin üzerimize bir kova su boca ettiği gün "ölmesini" dileyince annem azarlamış, "Hiç kimsenin ölmesini isteme oğlum!" demişti,
"Herkes yerini doldurur..."
Henüz ilk mektebe gidiyordum.
Herkesin öleceğini biliyordum elbette ama herkesi bekleyen bir yerin olduğunu bilmiyordum.
Demek ki, insanların birbirini çiğnemek pahasına elde etmek istedikleri yerlerin dışında bambaşka bir yer daha vardı.
Zengin veya fakir, mazlum veya zalim, yaşlı veya genç istisnasız herkesin dolduracağı bir yer.
Bu hakikatin künhüne varanlar, son durak mesabesindeki bu yere bir başkasının daha erken varmasından sevinç duyamaz.
"Her can ölümü tadacak..."
Erken varan sırasını savar sadece.
Modern zamanlarda ölüye de ölüme de saygı kalmadı. O kadar ki cenazelerde bile selfie peşindeler.
Tabuta bakıp "ölümlü dünya" tefekkürüyle kendilerine çekidüzen vermek yerine akılları sıra "anı" ölümsüzleştiriyorlar.
Korkuyorum bir gün mevtayı musalla taşında unutup gidecekler!
***
Sosyal medyadaki kimi çirkefler, kendilerinden farklı siyasi görüşe sahip biri vefat ettiğinde en galiz küfürleri ediyorlar. Sanki kendileri de aynı yeri doldurmayacaklarmış gibi.
Bir de kamuoyunda bilinen kimi isimlerin öldüğüne dair söylenti çıkaran densizler var.
Mesela,
Çocuklar Duymasın dizisinde
Çaycı Hüseyin karakterini canlandıran Alpaslan Özmol mahut densizliğe düzenli olarak (galiba üç ayda bir) maruz kalanlardan...
Dün bizim gazeteden okuduğuma göre "Çaycı Hüseyin öldü" haberleri artık canına tak etmiş. Avukat tutmuş, yasal işlem başlatacakmış.
Yerden göğe kadar haklı. Hayır yani, Allah gecinden versin bir gün ölür cenazesine giden olmaz:
"- Biz Twitter söylentisi sanmıştık, gerçekten ölmüş lan adam..."
***
Fakiri de 8 Temmuz'da öldürmüşler. Bir dostum arayıp haber verince "öldüğümü" öğrendim.
Meğer elemanın biri "Salih Tuna'yı kaybetmişiz. Erken bir ayrılık olmuş. Allah rahmet eylesin. Ailesine başsağlığı diliyorum..." şeklinde tweet atmış.
"Hemen yalanla" dedi dostum, "Ödüm koptu, başkaları da panik yapmasın..."
Ben de naçar ilgili tweet'i alıntılayıp "Ölmüşüm de haberim yok..." dedim.
Takipçi makulesinin büyük bir kısmı dua etti, hayırlı uzun ömürler diledi. Bir kısmı rüya yorumu yapar gibi, "Uzun yaşayacağınıza işaret eder, ömrünüz uzamıştır" dedi. Birkaç kişi de duygularını dile getirdi. Mesela biri, "Ahmet Kekeç'ten sonra bu camiada en üzüldüğüm ölüm olurdu..." dedi. Çoğu da ilgili tweet'le dalgasını geçti. Hülasa, "Boş ver ağabey, sen bizim kalbimizde yaşıyorsun" diyenden "Abi cenazen nereden kalkıyor?" diyene kadar gırla gitti.
En sevimlisi de şuydu: "Salih Bey. 8000 gün çalışıp emekli oldum. Ev kiram 8000 TL, emekli maaşım 7500 TL, zamlı maaş 9300 TL. Emekli olduğum 2012 senesinde, emekli maaşım, asgari ücretin yaklaşık iki buçuk katı idi. Her şeye rağmen Erdoğan'ı seviyorum..."
Tamam da canım kardeşim, öldüm ben yahu. (En azından konu bu.)
Bizimkisi münferit, lakin
Çaycı Hüseyin gibi düzenli şekilde olsa da mahkemeye vermem.
Neme lazım; dava açarsın tam kazandığın gün (maazallah) sekte-i kalpten gidersin.
Ey sosyal medyanın zirzopları, ölümle dalga geçilmez. Ölüm hayatla yeterince dalgasını geçiyor zaten.
Gelecek planları yaparsın, hiç hesapta yokken ölüm şak diye gelir. "Tanrı'yı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset" demişti
Woody Allen.
Ölüm teklifsizdir, hiç şakaya gelmez.