Bolu Belediye Başkanları
Tanju Özcan'ı kesin ihraç istemiyle disipline sevk etme kararından dolayı
CHP'yi tebrik ediyorum.
Gerçek maksatları ne olursa olsun fark etmez.
Değil mi ki
Tanju Özcan kadınlara karşı o
yüz kızartıcı hayâsızlıkları yaptı, müstahaktır.
Bu kararından ötürü CHP'yi gerçekten alkışlıyorum.
Peki...
"Bağımsız gazeteci" cakası satan köşe yazarlarından herhangi birinin şimdiye değin
AK Parti'nin herhangi bir icraatını "alkışladığını" gördünüz mü?
"Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bunu takdir edecek halimiz yok..." diyen
Engin Altay'dan farkları ne peki?
Pardon, bir farkları var:
Engin Altay CHP Grup Başkanvekili,
bunlar "bağımsız gazeteci".
***
Berat Albayrak'ın 2017'de Enerji Bakanı'yken, "Envanterimize alacağımız kendi sondaj gemilerimizle, denizlerimizde petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine odaklandık" dediğinde burun kıvırdıkları proje gerçekleşti.
Karadeniz'deki 540 milyar metreküp doğalgazın karaya çıkarılması için
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla geçen gün gerçekleşen törende ilk borular döşendi.
İmdi soralım: Türkiye'nin 25 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak bu dev icraatı bunların içinden takdir eden bir Allah'ın kulu çıktı mı?
Çıkmaz.
Çünkü, kendi elleriyle mankurtlaştırdıkları sosyolojinin tepkisini göze alamazlar.
Halbuki, aydının biricik vasfı özgüven ve cesarettir.
"Siyasi konsomatrislik" yapandan aydın olmaz.
***
"Başkanlık sisteminin" en büyük zararı nedir diye sorsanız, "Her önüne gelenin başkanlığa yeşillenmesi..." derim.
Tanju Özcan bile
Kılıçdaroğlu'na nazire yaparcasına, cumhurbaşkanı adaylığını dillendirmişti.
Mansur Yavaş ve
İmamoğlu'nu
zaten bu sevda bitirdi.
Bunların o çok "bağımsız gazetecilerine" sorarsanız,
Nagehan Alçı'yı otobüsüne almakla
İmamoğlu kendini bitirdi.
Sayın Erdoğan'ın Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı yaptığı
Davutoğlu'yla veya yıllarca Bakan yaptığı
Babacan'la aynı masa etrafında ittifak kurması
Kılıçdaroğlu'nu bitirmiyor, ama bir zamanlar AK Parti'yi savunan bir kadın gazeteciyi otobüsüne alınca
İmamoğlu bitiyor, öyle mi?
Madem öyle, PKK'nın siyasi ayağıyla örtük ittifak kurmak veya Demirtaş'la sabah kahvaltısı muhabbetinden söz etmek
Akşener'i neden bitirmiyor?
Akşener de maşallah,
Haldun Taner'in
Keşanlı Ali Destanı'ndaki "Politikacının şarkısı" gibi. "Müntehibi evvel / Müntehibi sâni / Kulunuz / Sekiz devre / İzmir Milletvekili..." diye başlar ya, onu diyorum.
DYP'den milletvekili ve
Tansu Çiller'in İçişleri Bakanlığı'ndan AK Parti'nin kuruluş aşamasına, MHP milletvekilliğinden İP Genel Başkanlığı'na kadar tastamam "folklorik siyaset" figürü.
Mezkûr "Politikacının şarkısı" şöyle nihayete erer: "Ya ya işte böyle efendim / Darwin bir şey demiş ya hani / İnsanın ceddi maymundur diye / Palavra / İnsan kedi sulbündendir / İnsanın ceddi kedi / Neden mi dersiniz / Dört ayak üstü düştüğünden belli..."
Akşener de 15 Temmuz öncesinden itibaren
"Ben başbakan olacağım" deyip duruyordu.
Davutoğlu rezil olduğu Malatya gezisinde "Ben başbakan olacağım" dediğine göre Akşener sanırım, başkan olmaya gözünü dikmiş.
Kediler hem dört ayak üstüne düşer hem de nankör olurlar.
Grup kursun diye bir sürü
Engin Özkoç'u hediye eden
Kılıçdaroğlu'nun kuyusunu nasıl sinsice kazmaya başladığını da yarın anlatırım.
Şimdilik şu kadarını söyleyeyim:
Sen de boşuna kostaklandın
İmamoğlu. Akşener kendi yüzünde görmeye başladı Rabbi Yessir'i.