İçlerinden bir kişi çıkmadı
Aradan onca yıl geçtiği halde içlerinden bir kişi çıkıp da Gezi'de olan bitenin eleştirisini yapmaya hâlâ cesaret etmedi.
"Eleştirel akıl" yoksunluğundan mı "özgüvensizlikten" mi bilmiyorum.
Belki de "mahalle baskısını" göze alamıyorlar!
O dönemde mahalle baskısı yüzünden "özgürlükçü solcu" bir aydının telefonda bana söyledikleri ile ekranda söylediklerinin nasıl taban tabana zıt olduğunu anlatmıştım.
Bugün de mahalle baskısı sürgit devam ediyor.
Bu yüzden CHP'nin neden ve nasıl bu hale geldiği teşrih masasına adamakıllı yatırılamıyor.
Bağımsızlıkçı Atatürkçü aydınlar, Cumhuriyet'i iplemez hale gelen CHP'nin bu denli müstevli işbirlikçiliğine isyan ediyorlar ama CHP sosyolojisinin nasıl zehirlendiğine dair hiçbir şey söylemiyorlar.
CHP'nin HDP'ye her evden bir oy çağrısı yapacak hale gelmesinin en esaslı sosyolojik temelleri Öcalan ile Atatürk posterlerinin yan yana arzı endam ettiği Gezi'de atıldı.
Malum sosyoloji bu tarz işlemlerin sonucunda "köle ahlakıyla" malul hale getirildi.
O kadar ki, "Erdoğan karşıtlığı söz konusu olduğunda her şey teferruata" dönüştürüldü.
Gezi işte bu fecaatin miladıdır.
***
Gezi döneminde sadra şifa hiçbir şey sorulmadı, sorgulanmadı. "Memleketteki tüm Taha Akyollar birdenbire neden bizi öpmeye başladı?" diyen bile çıkmadı.
Akıl ve izan o kadar yele verilmişti ki...
Can Dündar, "Polisler annelerinin kucağından çocukları alıp TOMA'ların önüne atıyorlar, ben de gidip bir TOMA'nın altına yatacağım!" şeklinde pespaye bir yalanı gündüz gözüyle yutturmaya kalkıştı. (Taksim'deki tüm aramalara rağmen hiçbir TOMA'nın altında bulunamamış, bir tatil yöresinde ortaya çıkmıştı.)
Gezi kalkışmasına katılanlardan veya destekleyenlerden hiç kimse de Can Dündar'a "Neden bu iğrenç provokatörlüğü yaptın?" diye sormadı.
Evet, dün hiçbir şey sorulmadı, sorgulanmadı, peki ya bugün?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Gezi olayları davasında Kavala'ya müebbet hapis cezası vermesi üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı "derin bir endişe ve hayal kırıklığı" yaşadıklarını neden ilan etti?
İlaç ambargosu yüzünden on binlerce Iraklı çocuğun ölümüne neden olan ABD'yi bir insanın mahkeme kararıyla mahkûmiyeti neden bu kadar endişelendirsin ki?
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü, söz konusu mahkeme kararı üzerine "Kesinlikle sonuçları olacaktır" diye Türkiye'yi neden tehdit etti?
Çok mu umurlarındaydı Türkiye'de hukuk ve demokrasi?
Bu aziz millete 15 Temmuz gecesi tanklarla ve savaş uçaklarıyla saldırıldığında endişe etmek şöyle dursun ellerini ovuşturmadılar mı?
***
CHP'li Özgür Özel de iş bu emperyalistlerin mahut tehditlerinden aldığı cesaretle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tehdit ediyor.
Yargı kararını eleştirebilirsin / eleştirebiliriz. Kavala'nın mahkûm edilmesine karşı çıkabilirsin / çıkabiliriz ama yargı kararının üzerinden bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı kimse tehdit edemez.
Hem "yargı bağımsızdır" deyip duruyorlar hem de iktidara geldiklerinde "yargıya" neler yaptıracaklarını dermeyan ediyorlar.
Hrant Dink'in katillerine yardım ve yataklık eden "efendilerine" ne çok benziyorlar.
FETÖ elebaşı söz konusu olduğunda "yargı bağımsızlığından" dem vuruyorlar, sıra Türkiye'ye gelince "yargı bağımsızlığını" unutuveriyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)
- Cübbeli Hocama hepyek soru (06.11.2024)