Bugün Trabzonspor'u yazmasam dilim şişer.
Neden mi bugün?
Çünkü şampiyonluk resmiyet kazandıktan sonra "günün anlam ve önemi" bağlamında yazmak istemem.
Dile kolay, 38 yıl aradan sonra Trabzonspor şampiyonluğunu ilan edecek. (Taraftarlar lafın burasında, "Yanlışın var, 11 yıl aradan sonra..." diye muhalefet şerhi düşeceklerdir. Cevap veriyorum: TFF onaylı resmi şampiyonluğu kastediyorum. Ötesi, bahsi diğer.)
Pardon, yazmasam dilim neden mi şişer?
Çünkü Trabzonspor çocukluğum dahil ilk gençlik yılları hatıralarımın iç içe geçtiği takım...
Trabzonspor'un Asbaşkanı
Ertuğrul Doğan'ın rahmetli dayısı frikik ustası
Küçük Bülent'in Bordo Mavili takımın kaptanlığını
yaptığı "İkinci Lig" döneminden beri izlediğim
takım... İsmet Paşa İlkokulu'ndan
Trabzon Lisesi yıllarına kadar antrenmanlarını
bile kaçırmadığım takım...
***
Trabzonspor'un şampiyon olma nedenlerinden biri hiç kuşkusuz
Abdullah Avcı'dır.
Lakin teknik taktik nedeniyle değil. Tam aksine, bu konuda çok eleştirilerim var ama sırası değil.
Abdullah Avcı ta baştan,
"Şampiyonluk organizasyon işidir" diyerek işe başladı. Planını, programını da bu çerçevede yaptı.
"Bizi şampiyon yapmazlar!.." denildiğinde verdiği cevap buna dahildir.
Ki, Trabzonspor taraftarı öyle büyük travma yaşadı ki, "Şampiyon olsak da inanmayız; şampiyonluk kupası müzemize koyulmalı, asma kilitle de kapısı kilitlenmeli, üzerinden de en az 2 yıl geçmeli..." diyebilecek haldeydi.
Avcı'nın
Dorukhan Toköz'ü kişisel kredisini kullanarak takıma katmasının şampiyonluktaki etkisini sanırım bugün herkes takdir ediyor.
Bundan daha önemlisi
Edin Visca ısrarıdır.
"İlk devreyi 9 puan önde kapattık, ne gerek var onca parayı o yaşta futbolcuya vermeye" yollu itirazlara rağmen ısrarını sürdürmesi ufkunun / vizyonunun göstergesidir. (Visca'sız ikinci devreyi düşünürseniz bu vizyonun ne kadar hayati önemi haiz olduğunu anlarsınız.)
Elbette ısrar yetmez. Bu ısrarı karşılayacak yönetim şarttır. Bu konuda da
Ertuğrul Doğan'ın hakkı ödenemez.
Bakınız, Trabzonspor'un 96'daki travmayı yaşamasının biricik nedeni, o sezonu 13 futbolcuyla götürmesidir. Açılan puan farkına bakmaksızın devre arasında 2 transfer yapılsaydı, Trabzonspor'un şampiyonluğuna kimse engel olamazdı. Hiç unutmam, kaybedilen o şampiyonluğun ardından Başkan
Faruk Özak, "Kasamızda (o dönemin parasıyla) 750 milyon var" diyerek övünmüştü.
Hülasa, kasada kalan para hesap edilmişti ama kaçırılan şampiyonlukla (ve ardından gelecek şampiyonluklarla) o paranın kaç katının kaybedildiği hesap edilmemişti.
Organizasyon da her şeyden önce hesap işidir.
***
Trabzonspor sürdürülebilir başarı için şehir takımı olmayı, şehrin (Trabzonluların) takımı olmaya indirgeme yanlışından bütünüyle kurtulmalı.
Bursa'dan
Malatya'ya,
Diyarbakır'dan
Konya'ya kadar her şehirde, en azından o şehrin takımından sonra tutulan ikinci takım olmayı başarmalı... Bu da zor değildir. Tıpkı şampiyonluk gibi
organizasyon işidir.
Trabzon'da şampiyonluk kutlamalarında,
"Trabzonspor denince akla gelenler" (Eyüp Yusuf, Mehmet Dalman, Kadir Özcan, Dozer Cemil, Özkan Sümer, Eren Bülbül, Kazım Koyuncu) bir bir sayılıyor, taraftarlar da hep bir ağızdan
"Burda!" diyorlar ya...
Şampiyonluğu ilan ettikleri maçın ardından da aynı şey yapılsa ve en sonunda da
"Trabzonspor'un şampiyon olduğu 2021-22 sezonu denince akla gelen AHMET ÇALIK" diye anons edilse, 40 bin taraftar hep bir ağızdan
"Burda" diye haykırsa ne güzel olur değil mi?
Büyüklük sadece şampiyon olmakta değildir, biraz da böyle güzelliklerdedir.