Sıkıntı büyük
Almanya Şansölyesi Scholz'un NATO zirvesi "aile fotoğrafında" yer almaması manidar karşılandı.
Hatta...
Almanya'nın (enerjide bağlı olduğu) Rusya'ya karşı yaptırımlara tavizsiz riayet etmediği takdirde hepten dışlanacağına dair yorumlar yapıldı.
Ne ki, Türkiye, Almanya'nın tam aksine, Rusya'ya uygulanan yaptırımlara katılmaması nedeniyle söz konusu fotoğrafta daha prestijli yer edindi.
O kadar ki...
Fransa Cumhurbaşkanı Macron bile Ukrayna'da kalıcı barış için Başkan Erdoğan ile çalışacaklarını kendileri için bir prestijmiş gibi "müjdeledi".
İngiltere Başbakanı Johnson da "Türkiye'nin diplomatik liderliğinden memnuniyetini" açıkça dile getirdi.
Hülasa edecek olursak...
Ukrayna-Rusya krizinde tüm dünya, Türkiye'nin başarısının farkında. Bunu da açık seçik itiraf ediyorlar.
Bir tek bizdeki muhalif güruh farkında değil. Aslında onlar da farkında da "dertleri" büyük.
Bunların Engin Altay'larının şu efsanevi sözünü hatırlamanın tam vaktidir:
"Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok..."
***
Ziyanı yok kabul etmesinler. Fakat muhalif güruh burada kalmıyor ki. Kaos yaratmak için her fırsatı değerlendiriyorlar.
Fırsat bulamadıklarında da yalan dolan iftira marifetiyle faaliyetlerine sürgit devam ediyorlar.
İşin garibi...
Hem her gün zamlardan şikâyet ediyorlar, hem de (mesela) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın "toplu ulaşıma yüzde 50 zam" talebinin reddedilmesine isyan ediyorlar.
Tamam, kış kışlığını muhalefet de muhalifliğini yapacak. "Dünya pandemiyle başlayan öyle bir süreçten geçiyor ki, ABD'de bile enflasyon 7 katına çıkmış..." diyecek halleri yok ya!
Lakin, zamlardan şikâyetçi olmak başka şey, zamları "yaratıcı yıkıcılığa" meze yapmaya çalışmak başka şeydir.
***
Hadi diyelim, ettiler eylediler, bu iktidarı gönderdiler, kim gelecek peki?
Sevgili Kılıçdaroğlu "Ekonomiyi Babacan'a teslim edeceğiz" demedi mi? Bu durumda Dışişleri de Davutoğlu'na emanet edilecek besbelli.
E'ee döndünüz dolaştınız, geldiniz mi FETÖ'nün hasret çektiği döneme.
Kaldı ki ekonomimizin kırılganlığının mimarı Kemal Derviş ve onun tilmizi Babacan değil mi?
Daha önce yazmıştım, yineleyeyim: Babacan döneminde 2010'da 49 milyar dolar, 2011'de 77 milyar dolar, 2012'de 48 milyar dolar, 2013'te 65 milyar dolar cari açık verdik. Buna mukabil Berat Albayrak döneminde, 2019'da 1.6 milyar dolar CARİ FAZLA verdik.
Toplumu ifsat etmek için de her yolu deniyorlar!
Bir yandan "endişeli muhafazakârlara" (malum Adana olaylarının ardından olduğu gibi) "Bakın bunlar dindarlara, başörtülülere de zulmediyorlar!" yollu ifadeler eşliğinde "28 Şubat'tan beter!" diyorlar.
Bir yandan da "Bunlar başörtülülere ayrıcalık tanıyor; İslamcıları kayırıyorlar; her yeri tarikatçı doldurdular..." yollu ifadelerle "endişeli modernleri" dolduruyorlar.
Esas sıkıntı şu:
Bu ülkede 15 Temmuz hiç yaşanmamış gibi yapılıyor.
Geniş kitlelerin tepkisinden çekindikleri için 15 Temmuz'a artık "tiyatro" demiyorlar belki ama pratikte "tiyatro" muamelesi yapıyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)
- Cübbeli Hocama hepyek soru (06.11.2024)