Yıl sonunu bile beklemeden, mesela şöyle birkaç ay sonra, "100 milyar nerede?" kampanyasına başlayabilirsiniz.
Pardon, bu da nerden mi çıktı?
Benim canım muhaliflerim, bu sorunun cevabına hiç ihtiyacınız yok ama yine de söyleyeyim:
Geçen yıl tüm dünyadaki enerji fiyat artışlarına karşılık halka elektrik ve doğalgazda 160 milyar destek sağlanmıştı ya, şimdi de elektrikte yüzde 25, doğalgazda yüzde 50 olmak üzere 100 milyarlık destek sağlanacağı açıklandı.
Sonuç itibarıyla, hazineden 100 milyar çıkacak.
Nasılsa hükümet aleyhine olan hiçbir "kampanyayı" sorgulamazsınız. Haliyle 100 milyarın neden ve nereye çıktığının hiçbir önemi yok.
Zamlardan, hayat pahalılığından, enflasyondan bunalan millete bir de "100 milyarlık yolsuzluk" algısı zerk edilince mis gibi olur, değil mi canım muhaliflerim!..
Malumunuz, "128 milyar nerede?" muhabbeti yıpratıldı. En çok yıpratan da içinizden biri, CHP'li İlhan Kesici idi. "Para kaybolmaz, gidin bakın Merkez Bankası'na, görürsünüz" falan demişti.
Demem o ki, yeni bir şamataya ihtiyacınız vardı. Alın size cillop gibi kampanya işte: "100 milyar nerede?"
Geriye kalıyor cumhurbaşkanı adayını açıklamak.
Yıpratılmasın diye açıklamamakta bence çok haklısınız. Baksanıza aday adaylarını bizzat sizinkiler yıpratmaya başladılar:
Biri "popstar" diyor, diğeri yürüyen merdivene ters binen kedi.
***
Canım muhaliflerim öyle bir kıvama getirildiniz ki iktidara karşı yürütülen her algı faaliyetine sorgusuz sualsiz inanıyorsunuz.
Pandemi nedeniyle brent petrolün varili yılda yüzde 400 artmışmış, elektrik maliyetleri anormal yükselmişmiş, buna rağmen iktidar 2021'de doğalgaz maliyetlerinin yüzde 75'ini, elektrik maliyetlerinin de yüzde 50'sini sübvanse etmişmiş. ABD ve AB geniş para politikalarına yöneldikleri için tüm dünyada emtia fiyatları çok artmışmış, bu da haliyle fiyatlara yansıyormuş.
Hülasa, küresel kriz varmış, umurunuzda değil, biliyorum.
Bağımsızlığın bedeli mesabesinde bir yığın değişkenle boğuştuğumuzu duymak istemiyorsunuz.
Çözümle ilgili de herhangi bir tecessüsünüz yok. Şayet olsa, muhalif partilerin hemen hepsinin "alibabacangillerin" çözüm önerilerinden öteye geçmediklerini kolaylıkla görürsünüz.
Oysa ekonomik kırılganlığımızın sebebi zaten bunların çözüm önerileri (sıcak parayla büyüyerek cari açığa mahkûm olmak) değil mi?
***
Benim canım muhalif okurlarım, "Memleket battı, yandık, bittik, tükendik..." demekten bir kez olsun başınızı kaldırıp, arama motoru marifetiyle Dünya Bankası'nın gayrisafi milli hasıla verilerine şöyle bir göz atar mısınız lütfen.
Bakınız...
Türkiye'de 2002'de gayrisafi yurtiçi hasıla 240.3 milyar dolar. Kişi başına 3.6 bin dolar. 2020'de gayrisafi yurtiçi hasıla 720.1 milyar dolar. Kişi başına da 8.53 bin dolar.
Almanya'da 2002'deki durum 2.069 trilyon dolar. Kişi başına 25 bin dolar. 2020'de 3.806 trilyon dolar olmuş. Kişi başına da 45.7 bin dolar.
Türkiye'nin 2002'de 8.62 katı olan Almanya 2020'de 5.28 katına düşmüş.
Aynı Almanya 2002'de Türkiye'nin kişi başına 6.94 katı iken, 2020'de 5.35 katına düşmüş.
Birleşik Krallık'taki duruma gelince: 2002'de 1.78 trilyon dolardı, 2020'de 2.708 trilyon dolara yükselmiş.
Birleşik Krallık 2002'de Türkiye'nin 7.41 katı iken 2020'de 3.75 katına düşmüş.
Birleşik Krallık kişi başına 2002'de 29.9 bin dolardan 2020'de 40.2 bin dolara çıkmış.
Yani, 2002'de Türkiye'nin kişi başına milli hasıla 8.30 katı iken 2020'de 4.71 katına düşmüş.
Söyleyin bakalım şebelekler, Türkiye iyi "batmış" mı?