Meşhur fıkradır, bilirsiniz. İki arkadaş yıllar sonra karşılaşmışlar. Ordan burdan konuşurlarken biri, "Senin çok akıllı, çok zeki bir kızın vardı, okudu mu o, ne iş yapıyor şimdi?" diye sorunca, diğeri anlatmaya koyulmuş:
"Okumadı ama bir şirkette işe girdi. Şefi yetenekli olduğunu anlayınca maaşını artırdı. Sonra patronunun da gözüne girmeyi başardı. Maaşını daha da artırdılar. Daha sonra da patronunun bir arkadaşı kendi şirketine kızımı yüksek maaşla transfer etti. Ev de aldı. Yorulmasını da istemedi, kızım şimdi evden yürütüyor işlerini..."
Kısa bir sessizlikten sonra bu sefer kendisi sormuş:
"Senin de bir kızın vardı, o ne iş yapıyor?"
Adamcağız şöyle bir yutkunduktan sonra cevap vermiş:
"Valla benim kızım da kötü yola düştü! Ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum..."
TÜSİAD'ın hükümete yönelik
"İktisat bilimi kurallarına dönülmeli" şeklindeki tuhaf açıklamasına muttali olduğumda bu fıkra aklıma geldi.
Tefeciler malumunuz, faizin de faizini isterler, lakin bunu "iktisat bilimi kuralı" diye pazarlamazlar. Yani, TÜSİAD gibi zinhar güzel anlatmayı bilmezler.
***
Muhalif güruhun kimi revnaklı cümlelerle anlatmaya çalıştığı, sonuç itibarıyla "faiz artırmaktan" ibarettir.
Sanki faiz artırmak için "iktisat bilimine" ihtiyaç varmış gibi. Faizle sıcak para çekerek dövizin düşmesini sağlamak sanki maharetmiş gibi.
Kaldı ki,
Sayın Erdoğan yönetimi de vaktiyle dünyadaki likidite bolluğunu fırsata çevirerek Türkiye'nin altyapısını tamamladı.
Sonra
"istiklal-i tam" süreci başladı.
Gladyo'nun olanca saldırılarına ve sınırlarımızdaki terör devleti oldubittilerine karşı direndi. Tüm tehditlere rağmen
Mavi Vatan'ımızı savundu.
Hülasa, askeri ve siyasi olarak müstevlilere boyun eğmedi.
İmdi,
Mustafa Kemal'in işaret ettiği
yerdeyiz: "Siyasi ve
askeri zaferler, başarılar
ne kadar büyük olursa
olsun, iktisadi zaferlerle
taçlandırılmadıkça kalıcı
olamaz."
Türkiye, iktisadi bağımsızlık sürecine girmiştir. Dün yabancı yatırımcılara
"Türkiye'ye yatırım yapmayın" çağrısı yapan muhalefet, bugün komprador
burjuvaziyle el ele verip bu süreci durdurmaya
çalışıyor.
İşin garibi...
Mahut bozgunculuğu,
"iktisat bilimi kuralı" diye yutturmaya çalışıyorlar.
***
Sadece faize değil, darbelere karşı da direnirseniz, yine bunların "iktisat bilimlerine" aykırı hareket etmiş olursunuz.
Bakınız, ABD'li ünlü ekonomist
Prof. Jeffrey Sachs ne demişti: "Türkiye ekonomisinin bozulması
15 Temmuz darbesiyle başladı..."
Prof. Daron Acemoğlu da
Kavala gibi
siyasi mahkûmların serbest bırakılmasını ekonomi
konusunda alınması gereken önlemler arasında
saymıştı.
Yanlış anlaşılmasın, yatırım için güven, güven için de hukuk / hukukun üstünlüğü şart.
Lakin...
Yargı "marangoz imamlardan" aldığı direktifleri uygularken, Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni firari Dumanlı,
"Soner Yalçın, Nedim Şener, Ahmet Şık psikolojik harbin birer parçası... Bu ülkede her gazeteci, gazeteci değil... Karanlık odakların, belli bir amaca yönelik dikte ettirdiği kitaplar tabii ki örgütlü bir suç..." (7 Mart 2011, Zaman) derken,
Kılıçdaroğlu'nun yeni refiki
Ahmet Altan dönemin
Taraf gazetesinde "Gazetecilikten tutuklanmadılar" manşetini atarken iktisat bilimi kuralları hukuksuzluk nedeniyle zeval bulmuyordu da şimdi mi buluyor?
Hadi gidin yatın be!