Fetullah'ın, 28 Şubat sürecinde
Erbakan'a dediği gibi, "Beceremediniz artık çekilin!" demeye getiriyorlar.
Peki kendileri neyi nasıl becerecek?
Mesela, doların veya dövizin ateşini düşürecekler. Nasıl mı? Çok basit: Faizi yükselterek. Söyledikleri bu!..
İyi de şuncacık şeyi onca tecrübeye sahip hükümet akletmiyor mu?
Mesela,
Sayın Berat Albayrak görevinden ayrıldıktan sonra faiz adamakıllı yükseltilmiş, dolar da tepetaklak gitmişti. Sonra ne oldu; doların tekrar ateşi yükselmedi mi? Faiz baskısı tekrar başlamadı mı?
Lafın düzünü edelim: Bu sarmaldan çıkış yolu
"ekonominin saf dinamikleri" ile sağlanamaz.
Ali Babacan, "Erdoğan işin başında olduğu sürece Nobel ödüllü 10 iktisatçı getirse ekonomiyi yine düzeltemez!.." demekle aslında bu gerçeği itiraf etmiş oldu.
Ünlü iktisatçı
Prof. Daron Acemoğlu da ekonomi konusunda alınması gereken
önlemler arasında, "Kavala gibi siyasi mahkûmların
serbest bırakılmasını" saymamış
mıydı?
Kaldı ki,
Kavala ve
Demirtaş sadece simge. Ardından
Mavi Vatan,
Kıbrıs ve güney sınırlarımızda kuracakları terör devletiyle Türkiye'nin paramparça edilme süreci gelecek.
"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" diyen
Başkan Erdoğan işin başında olduğu sürece bütün bunları gerçekleştiremezler.
Engeli aşmak için
15 Temmuz dahil her yolu denediler; şimdi sıra ekonomide...
***
Cumhuriyet gazetesinden
Orhan Bursalı bundan 11 yıl önce "ayrılmayı"
gündeme getirmiş,
Ertuğrul Özkök de çok
heyecanlanmış, "Kürtlerle birlikte yaşamayacaksak
ayrılalım..." demişti.
Ne ki, dönemin HDP'sini veya Demirtaşgillerini "ayrılmak" bile kesmemiş, "Diyarbakır'dan ötesini bize bırakmanız yetmez, bölge çok geri kaldı, bizi kalkınıncaya kadar besleyeceksiniz" karşılığını vermişlerdi. Hatta bununla da yetinmemiş, "En büyük Kürt nüfusun yaşadığı İstanbul'u da tartışacağız..." demişlerdi.
Müstevliler de asla yetinmeyeceklerdir.
"Kürt sorunu"nu çözdükten sonra, "Alevi sorunu", ardından "Rum ve Ermeni sorunu", hatta "Kulüp" gibi sinsi algı faaliyetleriyle kim bilir "Yahudi sorununu" bile çözeceklerdir.
Bir de bakacaksınız ki her şey "çözülmüş", size de vatan diye "Anadolu'nun bozkırı" kalmış.
Tabii mahut "çözüm süreçleri" zokası, "helalleşme" veya "demokratikleşme" kamuflajıyla yutturulacaktır.
Zokalar hep böyle yutturulur zaten.
Kenan Evren de anarşiyi durdurmak zokasıyla darbe yapıp
Yunanistan'ın NATO'ya girmesini sağlamadı mı?
***
Bu aziz millet 15 Temmuz'da ölümlere rağmen zokayı yutmadı, hükümetin yanında durdu.
Hükümet de ne yapıp edip geçim sıkıntısı üzerinden bu millete zoka yutturulmasına engel olmalıdır.
Lakin hamasetle olmaz. Hele birileri çukurda, birileri fezada hiç olmaz... Tasarruf devletten başlayacak... Hiçbir istismara da göz yumulmayacak.
Bütün bunlar da yetmez elbette, acil tedbirler şart.
Asgari ücret bu yıl başında güncellenecek. 2022 yılına özel, asgari ücret vergiden muaf tutulabilir. Ayrıca 2022 yılında SGK, emekli ve asgari ücretliden ilaç farkı almamalı.
Büyük bir
global kriz yaşıyoruz. Bu krizden rutin önlemlerle çıkamayız.
Global kriz atlatıldıktan sonra vergi kademeli alınabilir.
Tarımda sübvansiyonlar artırılmalı. Yüzde 0.5 çok düşük, en az yüzde 2 olmalı.
Tamam, talep artışı enflasyonu tetikler. Tarıma sübvansiyon ve gıda arz güvenliğinin sağlanması gerekir. Devlet her alanda önlemlerini almalı. Arz/talep eğrisi teorilerine kafayı takmanın sırası değil.
Global kriz diyorum, lafın gelişi değil,
Almanya'da enflasyon 9 kat artmış, ötesini varın siz hesap edin.
Bu arada, tarımsal girdide özellikle tohum, fidan, gübre ve mazotta dışa bağımlıyız ve dövizdeki hareketlilik sektörü vuruyor.
Allah aşkına SİHA'ları üreten akıl ve irade, tohum ve fide mi üretemeyecek?