Karşısındaki adam "Çayını iç çayını,soğumasın!" deyince başını omuzlarıarasından kaldırıp bir yudum içti.
Sonra da hırıltılı bir sesle "Ben elimdengeleni yapıyorum" karşılığını verdi.
Ayaktaki adam ağır ağır geldi karşısına dikildi. "Nasıl elinden geleni yapıyorsun kardeşim" dedi. "Deprem oluyor hükümeteyarıyor. Virüs salgını oluyorErdoğan'a güven artıyor. Afetlerin hükümetlereyaradığı dünyanın neresindegörülmüş?!"
"Biliyorsunuz ama,Erdoğan afetleri siyasete aletediyor..."
"Geç bunları ya!" dediayaktaki adam, "Bize de milolo?!"
Gözlerini kaldırdı bir onabir karşısındaki koltukta oturanadama bakıp, "Açıkça konuşalımmı?" dedi.
Karşısındaki adam "Tabi tabi" dedi, "14. kata bunun için çağırdık seni zaten. Gevşe, rahat ol. Biz bizeyiz..."
"Adamlar çok çalışıyor, ben neyapayım!"
Karşısındaki adamın gözleri büyüdü, "Aman" dedi, "Dilin sürçer başka yerde de söylersin..."
"Hiç merak etmeyin" dedi. "Grup Başkanvekili arkadaşımızın dediği gibi bunlar dünyanın en iyi işini yapsalar da söylemem..."
Ayaktaki adam burun kıvırarak, "Bunun için tebrik beklemiyorsun herhalde" dedi.
Diğeri "Yok, ben tebrik ederim çok" diyerek araya girdi. "Lakin sizinkiler de çalışmalı."
"Çalışıyorlar efendim!.."
Ayaktaki adam dayanamadı, "Nasıl çalışıyorlar güzel kardeşim. İzmir'deki daha İzmir'in semtlerini bilmiyor. Ankara'dakini pazarcılar yalanlıyor. İstanbul'daki dersen tam bir alem. Olmayan otobüs görüntülerini izleyip kanı donuyor. Yetmezmiş gibi hastanenin yollarını yapacağına Kadıköy'ü göle çeviriyor. Bu mu çalışmak?!"
"Bazen böyle aksilikler oluyor maalesef!.."
Ayaktaki adam gitti çantasından bir kitapçık çıkardı. "Bu adamın seni Müslümanolarak görmemesi de mi aksilik?" dedi ve sehpanın üzerine kitapçığı fırlattı.
Kemal Bey, 23 Nisan'da İmamoğlu'nun çocuklara dağıttığı Aleviliği İslam'ın dışında gösteren kitapçığı görünce turp yemiş gibi oldu.
Oturan adam biraz da konuyu değiştirmek için "Hastanenin yolunun yapılmamasına Can Ataklı bile isyan etti..." dedi.
"Onu hallettim efendim" karşılığını verdi, "Reklam akışı sağlanınca özür diledi."
İkisi birden tebrik edince de dokunsalar ağlayacak gibi oldu. "Ekrem gibi öyle'çok üzülüyorum' demememebakmayın" dedi, "Hepiçime atıyorum. Hedef benmiyim diyorum bazen..."
"Seni seviyoruz" dediler, "Ama biz de sonuçta emir kuluyuz!"
"Ben de ne istiyorsanız yapıyorum." dedi. "Hükümetin kutuplaştırdığını söyledim yine... Ekrem'i toplantıya çağırmadıklarını..."
Sözünü kestiler: "Valilik o tarihte toplantı olmadığını açıkladı ama! Daha özenli olmalısın."
"Aksilik işte" dedi. "Fakat gündemi değiştirdim. Başakşehir Şehir Hastanesi açıldığı gün İl Başkanımız, Fahrettin Altun'un evini fotoğraflamaya adam gönderdi..."
"Yetmez!" dediler, "Şehir hastanelerine önlem alman şart."
"Sahra hastaneleri açtık dedim, randıman alamadık, biliyorsunuz..."
Ayaktaki adam, "Alamazsın tabi" dedi, "1000 yatağı nerden çıkardın?"
"İnandırıcı olsun diye..."
"Hangar yahu!..."
"Aksilik işte!"
"İyisi mi sen yer ve sayı bildirme!"
"Ne yapsam; tekrar bu hastaneler israf mı desem?!"
"Sakın ha!" dedi karşısında oturan adam. "Daha geçenlerde inkar ettin ya onu... En iyisi, 'şehir hastanelerini kendi paranızla mı yaptınız' de!.."
"Marmaray'da dediğimiz gibi mi?"
"Aynen öyle...
Coşmuştu. "Salgını kontrol altınaaldık diye hava atıyorlar ya, gerçekrakamı saklıyorlar, 100 bin ölü vardiyeyim mi?"
"O çok olur..."
"10 bin?"
"Sen rakam verme. Rakam, yer vezaman belirtme."
Tamam dedi ve çıktı.
İki adam birbirine baktılar. Biri, "Bundan olur mu?" deyince, diğeri, "Biraz geç anlıyor, tek sorunu bu!.." dedi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.