Hulusi Akar gerekli cevabı çoktan vermiş
Kulis tezvirleriyle bilinen Sözcügillerden bir algı operatörü, "Hulusi Akar kimi oyuna getirdi" başlıklı yazımı diline dolamış. Bir arkadaşım vesilesiyle sonradan haberim oldu.
Daha evvel internet sitelerine düştüğünde yazılarına göz gezdirirdim. Daha evvel dediğim, "Abdullah Gül'ün danışmanı" sıfatını tepe tepe kullandığı dönemde.
Bende bıraktığı intiba, pespaye tecessüs sahibi bir kulisçi olduğuydu.
Her defasında, "Abdullah Gül bunu çok aramış mı?!" diye hayret ederdim.
Galiba en sonunda Gül de bu usandıran muhterislikten rahatsız olacak ki, "3 Kasım 2002 seçimleri sonrası 1 ay gibi kısa bir süre Başbakanlık Basın Müşavirliği görevini yürütmüştür" açıklamasını yaparak bir nevi ayağını kesmiş.
***
İş bu hasbelkader danışman eskisi mezkûr yazımın satır aralarından "Külliye'nin halini" okumaya çalışmış.
Bu tuhaf kafaya, "Sen önce önündeki satırları oku anla fehmet de satır araları eksik kalsın" mı desem, bilemiyorum.
Aslında mahalle alüftesi merakıyla malul bu kafa hiçbir cevabı hak etmiyor.
Naçizane yazımın Külliye'yle ne alakası var be hey izansız!
Ne dersek boş, bunlar böyle.
Zira bundan çok daha entelektüeli de vaktiyle bana pat diye "Erdoğan'la tanıştırsana beni" demişti. "Tanışmıyorum ki" karşılığını verince de taaccüp etmişti. Bununla da kalmamış, hemen oracıkta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu arayıp bana nispet verircesine bi güzel konuşmuştu.
Gelgelelim, bu cavalacoz danışman eskisinin hem algısı sınırlı hem de algı faaliyeti için yırtınıyor.
Şu kesif sis tabakası bırakma gayretlerine bakın hele:
İktidar içinde hizip çatışmalarının ne noktada olduğunu SABAH gazetesinden takip etmek çok kolaymış. (Vay canına, eleman bizi ilmek ilmek çözmüş. Peki tersi de mümkün mü acaba; yani, iktidara bakıp Sabah gazetesini takip edebilir miyiz?) Daha önce de bir bakanı hedefe koymuşuz. (Hay Allah bundan benim neden haberim yok?) Bu sefer Hulusi Akar'ı hedefe koymuşuz ama daha nazik davranmışız! (Bak sen, nezaketten de anlıyormuş!)
Kendileri sürü halinde veya kolektif halde yazıyorlar ki bizi de kendilerine benzetiyorlar herhalde.
***
Söz konusu yazımda RAND Corporation'ın raporundaki fitneye dikkat çekmiştim. Firari bir FETÖ'cünün lakırdılarını da "Fasıkların verdiği habere zerre itibar edilmez" kıymet hükmüyle mahkûm etmiştim.
Sayın Akar'ın bunlara cevap vermeye tenezzül etmemesine hak vermekle birlikte CIA'nın yan kuruluşunun Pentagon için hazırladığı mahut rapordaki küstah ifadelere bakan sözcüsü düzeyinde de olsa haddini bildiren bir tepki gösterilmeli değil mi diye sormuştum.
İki şeyi gözden kaçırmışım.
Birincisi, çapsız danışman eskisi gibi bundan, "İçlerine Hulusi Akar şüphesi düştü" sonucunu çıkaracak kadar ölçüsüz, izansız, insafsız toptancı kafanın varlığını unutmuşum.
Gerçi bu o kadar da önemli değil, içimiz dışımız sarihtir bizim.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel gibiler Hulusi Akar'ı itibarsızlaştırmak için lise talebesi yıllarında Necip Fazıl üstadımızın yanındaki fotoğrafını gündeme getirdiğinde şöyle demiştim:
"Yaşar Nabi'nin, 'Bir mısraı bir millete şeref verecek şair' dediği Necip Fazıl'la birlikte olmanın nasıl büyük bir onur olduğunu bu cehalet sarhoşları nerden bilsin?!.."
Asıl önemli olan ikincisiydi: Genelkurmay Başkanlığı'nı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlamakla aslında RAND'ın fitne beklentisi olarak dillendirdiği "askerden askere ilişki biçimi" kökten halledilmişti.
Hülasa, Sayın Akar gerekli cevabı bulunduğu makam itibarıyla defakto vermiş meğer.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bu millet bu savaşa girmez (26.11.2024)
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)