Davutoğlu mu Babacan mı yoksa o mu?
Gerçi ne kadar kendisi, pek emin değilim. Ama olsun, hiç değilse benim bildiğim belirli birileri yok arkasında.
Aksini iddia edenler olacaktır.
Hatta (Davutoğlu'nun başbakanlık koltuğundan ayrılması üzerine) ABD'nin ünlü dış politika dergisinin (Foreign Policy) şu yorumunu hatırlatanlar çıkacaktır: "Davutoğlu, Washington'un kapalı kapılar ardındaki güvenilir müttefikiydi. ABD, Ankara'daki adamını kaybetti..."
Fakir "belirli birileri yok arkasında" derken, müşahhas birilerini kastetmiştim.
Mesela, Babacan deyince herkes gibi benim de aklıma Gül (ve biraz da Beşir Atalay) geliyor.
Davutoğlu'nu tercih etmemin bir nedeni de şu: Babacan'ın 15 Temmuz'da nerde olduğu bile belli değil. (Yurtdışındaydım diyor ama o dönemden herhangi bir tepkisini hatırlamıyoruz.) Davutoğlu hiç değilse belirli ve "güvenli" bir evde, sığınaktaymış.
Gelgelelim, Babacangillerin de hakkını teslim etmek isterim. Her şeyden evvel, Davutoğlu'nun kimi yandaşları gibi müfteri değiller.
Davutoğlugiller fabrikatörlükte FETÖ'ye taş çıkartırlar. Bir de en az FETÖ'cüler kadar mezhepçiler.
Ayrıca...
Ahmet Sever gibileri dışarda tutarsak Babacangiller daha ciddi geliyor bana. Nasıl desem daha ağırbaşlı.
Davutoğlu neye tepki vereceğini bile şaşırmış.
CHP sözcüsü Faik Öztrak, Libya'ya asker göndermemiz üzerine, "Ortadoğu bataklığına tüm gövdemizle saplandık" deyince fırsat bu fırsat deyip eski günlerdeki gibi kaptırıp gitsin bekledim: "O bataklık dedikleri Şam'ı Şam-ı Şerif bilmişiz , o bataklık dedikleri Ortadoğu'daki Medine'yi Kâbe bilmişiz , o bataklık dedikleri Ortadoğu'daki Bağdat'ı kardeş bilmişiz..."
Hiç değilse derin stratejik bilgisiyle Libya Ortadoğu ülkesi değil, Afrika ülkesi desin.
Baktım, "tık" yok.
TikTok'a girmişti, acaba meşgul de ondan mı, dedim.
Meğer Sibel kızımız üzerinden (zıpırların ifadesiyle) "duyar kasmakla" meşgulmüş.
Hükümetin öğrenciler üzerinde uyguladığı zorlayıcı politikalar yüzünden intihar etmişmiş. (Sibel kızımızın ailesi gerçeği bütün çıplaklığıyla açıkladı, şimdi ne yapacak bilemiyorum?)
Davutoğlu dostumuzu Beren Saat veya Recep İvedik seviyesine düşüren, "İkinci Yeni / İkinci Yarı" diyerek AK Parti içinde paralel parti (AKP) kurdurtmaya çalışan malum eşhas utansın, ne diyeyim.
Yazıya girerken Davutoğlu demiştim ama etraflarındakileri göz önüne alınca kafam karıştı.
Kafa karışıklığım Davutoğlu lehine sonuçlansın diye Gül'ün "İçişlerinizi düzenlemezseniz darbe ve dış müdahale kaçınılmaz hale gelir" sözünü aklıma düşürdüm, fayda etmedi.
Sizin anlayacağınız kararsız kaldım.
Naçar kaldım, Kılıçdaroğlu'nun "Davutoğlu ve Babacan ile benzerliklerimiz çok fazla. Hatta yüzde 99 oranında diyebilirim" sözünü teşrih masasına yatırdım.
Benzemedikleri o yüzde 1'in yüzde kaçı Babacan'a yüzde kaçı Davutoğlu'na tekabül ettiğini bulursam kararım netleşir diye düşündüm.
İşin içinden çıkamadım, haliyle bu hesaptan vazgeçtim.
Babacan ve Davutoğlu'nu alt alta üst üste toplasan bir Temel Karamollaoğlu etmez dedim.
Ben AK Parti'nin yerinde olsaydım gerek malum müstevli kuşatmasına gerek bozguncuların türedi particiklerle "muhafazakar sosyolojiyi" zehirleme faaliyetlerine kallavi cevap mesabesinde, Saadet Partisi'siyle ittifak kurmaya çalışırdım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)
- Cübbeli Hocama hepyek soru (06.11.2024)