Taze ve farklı bir muhalif
O kadar ki, "Erdoğan nefreti" potasında adeta eriyip aynileştiler.
Aynı izansızlık, aynı insafsızlık, aynı zıpçıktı tecessüs. Ve öyle şaşkaloz şuur ki kuşkusunda bile samimiyetsiz.
En büyük maharetleri, tek ayak üstünde 40 yalan. (Bunların yalanlarına İngiltere veya Almanya 6 ay maruz kalsın iç savaş çıkmazsa ben bir şey bilmiyorum.)
Hem "memleket batsın yeter ki bu iktidar gitsin" diye şeytanla bile pazarlık yaparlar, hem de "memleket batıyor" diye yaygara koparırlar!
Hem kıyasıya kutuplaştıran hem kutuplaştırmadan şekvacı olan, hem ayrıştıran hem de "kucaklaşma" propagandası yapan bunlar.
Son günlerde Suriyeli göçmenler "defolsun" diyorlar ya, Suriyeliler Avrupa'ya gitsin diye kapıları açalım, ossaat alayı birden Suriyeli göçmenleri kucaklarlar.
O derece sahibinin sesidirler.
Teröriste yardakçılık bunlarda, terörün amacına hizmet etmek bunlarda, Cumhuriyet savcısını katledenleri arkalayan bunlarda...
Üst aklın haciz memurluğunu entelektüellik diye yutturmaya çalışacak kadar küstah ve nobranlar.
Kendilerini fazilet heykeli olarak pazarlayacak kadar da budala!
Partileri pırtıları ve liderleri bu üretilmiş sosyolojiye güvenerek matine - suare şavulluyor.
Biri (Natotürkçülere tezgah açmış bir çapsız) FETÖ'nün komando birliği göndererek katletmeye çalıştığı Başkan Erdoğan'a, "FETÖ'nün siyasi ayağı" diyerek çemkirebiliyor.
Ki, aynı kafa, FETÖ'nün 15 Temmuz işgal girişimine "tiyatro" demişti.
Diğeri (belirli bir muhafazakar sosyolojiye tezgah açmış bir muhterem) vatanın tapusu mesabesindeki camilerimizden biri olan Büyük Çamlıca Camii'ne gündüz gözüyle lagaluga edebiliyor.
Öteki, S- 400'leri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni korumak için aldığımızı söyleyebiliyor.
Erdoğan takıntılı olmaları ne kadar ortak özellikleriyse, "Şinasi'nin kitleselleşmesi" mesabesinde hamakat sahibi olmaları da o kadar ortak özellikleri.
Şinasi mi?
Fakiri takip edenler bilirler, vaktiyle bahsederdim.
Her baskısını bir öncekinin devamı sanıp aynı romanı 3 kez okuduktan sonra "roman okumaktan sıkıldım abi, olaylar karakterler şerefsizim hep aynı" diye yakınmıştı hani.
Ben de "aynı romanı okuyorsun da ondan" demek yerine, "çok haklısın" demiştim.
Çünkü bazen Türk romanını bir okurdan kurtarmak Türk romanına bir okur kazandırmaktan evladır.
"Etrafınız Sarıldı Serbestsiniz" (Görüş Yayınları) adlı kitabımda Şinasi'yle en son karşılaşmamızı dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım.
Çok değişmiş, taze bir muhalif olmuştu.
Muhalif güruhun toplu ayin korosuna iştirak ederek, "yandık, bittik, tükendik, memleket batıyor, boğuluyoruz" demeye başlamıştı.
Her şeyden yakınıyordu; en çok da memlekette düşünce özgürlüğünün kalmadığından!
Şinasi, dedim, neyi düşündün de ifade edemiyorsun.
Sustu. Yüzüme öyle baktı kaldı.
Malum algının sıradan bir kurbanıydı.
Gelgelelim Şinasi yine de bunlar kadar kaptırmış gitmiş değil. En azından şimdilik dolar düşünce üzülmüyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çok ah aldın!.. (27.11.2024)
- Bu millet bu savaşa girmez (26.11.2024)
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)