Biri vardı adı lazım değil, hasbelkader çok üst düzey görevlere getirilmiş bir muhterem. Tanpınar kimdir diye sorsanız, Nurtepe'de nalbur sanırdı. Bunca cahilliği yetmezmiş gibi bir de akıl almaz derecede nobrandı.
Duydum ki sıkı muhalif (yani AKP'li) olmuş. İkbal devşirmek için şimdiden soteye yatmış, avını bekliyor bukalemun gibi.
Bukalemun deyip geçmeyin dilleri o kadar hızlıdır ki, son araştırmalara göre, şayet bukalemunun dili bir otomobil olsaydı 0-100 kilometre hızlanması saniyenin yüzde birinde gerçekleşecekti.
Böyle menfaatperest nicesi var; toplumda kötücül zehrini bırakıp giden ama faturası AK Parti ve SayınErdoğan'a kesilen nicesi.
***
Bir başkası vardı; tüm marifeti Kemal Derviş'in programını uygulamaktan ibaretti. Şimdilerde sütre gerisindeki Gül'ün vitrinini süslüyor.
Hatırlarsanız, Gül vakta ki Cumhurbaşkanı oldu, "Benim cumhurbaşkanımdeğil" demişti ünlü bir muhalif yazarçizer. Neden mi? Sırf Gül'ün saygıdeğer eşi başörtülü olduğu için. Dönemin Başbakanı Erdoğan dayanamamış, haddini bildirmişti ona ve onun gibi düşünen tüm muhaliflere.
Ne ki aynı Gül (şayet aralarında ihtilaf çıkmasaydı) muhalefetin "çatıadayı" olarak Sayın Erdoğan'ın karşısında boy gösterecekti.
Malumunuz, Gül'ün Cumhurbaşkanı olması üzerinden muhalif güruh "toplumsal kutuplaşmaya" az taş döşemedi. Hülasa, mahut kutuplaşmanın faturası Erdoğan'a, mükafatı (çatı adayı) Gül'ün yanına kâr kaldı. Merhum Erbakan 40 yıl geceli gündüzlü çalıştı bu ülkede en fazla 2 yıl başbakanlık yapabildi. Erdoğan'ın bir işaretiyle 2 yıl başbakanlık yapan değerli bir Türk büyüğü de "kıymetim bilinmedi" yollu feveran edip duruyor. Biraz kıymeti bilindi Suriye'yi başımıza bela etti, biraz daha bilinseydi nasıl bir "stratejik derinliğe" maruz kalacaktık, bilemiyorum. (Son zamanlarda 'manifesto' yayımlamaktan fırsat buldukça köprüde intihar girişiminde bulunan yurdum insanını kurtarıyor. Allah eksikliğini vermesin. Bir de penguen diye bir şey tutturmuş, acayip şekvacı. Memlekette onca savcı var, bi zahmet şikayet etsene; nedir bu penguen, kimdir, ne yapmış ne etmiştir, herkes bilsin, öğrensin.)
Neyse uzatmayayım, Suriye mevzusu da nihayetinde Erdoğan'a fatura edildi. Muhalif güruh Suriye üzerinden Erdoğan'a lagaluga ederken, Kılıçdaroğlu "kıymeti bilinmeyen Türk büyüğünden" sitayişle bahsetti.
Hayır, bilinenin aksine Sayın Erdoğan, Suriye'de "oyunbozandı."
Zira, Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah (Foreign Policy dergisinde) "Erdoğan'ın, Türk ordusunu, Suriye'de 'süregelen karışıklığı' sonlandırmak için kullanmak istememesine Obama'nın çok bozulduğunu" yazmıştı.
***
Vesayetle mücadeleyi araçsallaştırarak "teknik nakavt" düzeyine ulaşmaya çalışan FETÖ, Cem Gürdeniz ve Soner Polat gibi (Rabbim şifasını versin) yurtsever amirallerimize zulmettiler. Bundan sebep de toplumda travmaya neden oldular.
Gelgelelim, mahut travmanın faturasını Erdoğan'a kesenlerle, Erdoğan'ın omuzundan bunlara ateş edenler yan yana şimdi. FETÖ'cüsünden PKK'lısına, AKP'lisinden Natotürkçüsüne kadar hepsi Erdoğan'a karşı yan yana geldi. Ne hikmetse bütün bu yan yana gelişler birkaç yıl öncesine kadar ABD'nin Avrupa'daki Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nı yapan Hodges'ın "Erdoğan sonrası için hazırlık çağrısı" yaptığı dönemde denk geldi.
Yani, Wall Street Journal gibi mevkutelerin "Erdoğan'a ihanetinin cezası kesilmeli." dediği döneme.
Erdoğan'ın "ihanetini" de açık seçik yazıyorlar.
Güvenliğimiz için S-400'leri almak, FETÖ gibi taşeron örgütleri kırıp ellerine vermek, kuyrukçuluk yerine şahsiyetli dış politika yürütmek, yani, "Tam Bağımsız Türkiye" yolunda dik durmak...
Nerden baksanız az "ihanet" değil hani.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.