Peki bizi sizden kim koruyacak?
ABD, menfaati söz konusu olduğunda teamül, anlaşma vesaire iplemez.
Tüm emperyalistler gibi tek ilkeleri var: Menfaat.
Bu ilkelerine o kadar ilkel şekilde bağlıdırlar ki, ihtiyaç hasıl olduğunda kendi "putlarını" bile helva misali yerler.
Huawei piyasada yükselince ne yaptıklarını gördük. Tapındıkları serbest piyasa ekonomisi, liberal değerler falan dinlemediler.
ABD devlet kararıyla, Intel ve Qualcomm Huawei'ye tedarik akışını dondurdu; Google da Huawei'nin Android lisansını iptal etti.
Hani yegâne belirleyici olan serbest piyasa koşullarıydı?
"Şartlarını" dediğim, S-400 hava savunma sistemi alırsak başımıza gelecek fenalıkları...
Gerekçeleri de şu: Rusya'dan S-400'leri almak NATO müttefikliğine uymazmış.
NATO üyesi Yunanistan S-300 alınca uyuyor ama!
Üstelik Yunanistan bizim gibi 15 Temmuz 2016 gecesi "Atlantik sisteminin" saldırısına uğramadı.
Meselenin özeti şudur: ABD hava savunma sistemi almamamızı istiyor. Yani, her daim saldırıya açık olmamızı.
Diyecekler ki, hava savunma sistemi almayın demiyoruz, Rusya'dan S-400 almayın diyoruz.
İyi de durduk yere S-400'leri almaya kalkışmadık ki.
Önce Patriotlara talip olduk. E tabii teknoloji transferiyle birlikte. (Zaten doğrusu da budur. Ötekisi silah fabrikalarının gömülü kölesi olmaktır.)
ABD kabul etmeyince mecburen S-400'lere yöneldik.
Tuhaf olan şu:
15 Temmuz direnişine "tiyatro" diyenlerin alayı aynı zamanda S-400'leri almamıza da karşı.
Mecburduk.
Zira, istikbalimiz "mavi vatan" istiklalimize bağlı.
Güney sınırlarımızda ABD'nin binlerce TIR silah verdiği terör örgütü var; Akdeniz'de de 200 savaş gemisi.
Bu ahval ve şerait içinde S-400 almayalım demek, her taraftan kuşatılmış ülkemizin netice itibariyle savunmasız kalmasına razı olmak demektir.
Tehditler F-35 projesiyle sınırlı değil.
ABD Kongresi'nde, Türkiye'nin S-400'leri alması halinde CAATSA yaptırımlarına maruz bırakılması konusunda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar tam bir mutabakat içinde.
Uzun lafın kısası, 'ya hava savunma sistemi almayarak saldırılara açık olursunuz ya da ekonominizi çökertiriz' diyorlar.
Ne yapacağız?
Zaten kırılgan olan ekonomimizle nasıl ve nereye kadar direneceğiz?
Direnmeyip de İstiklal-i tam, yani, tam bağımsız Türkiye idealimizden vaz mı geçeceğiz?
Lozan'la kazandığımız mühletin sonuna geldik. Tekrar "Ya istiklal ya ölüm" eşiğine döndük.
Ümitvâr olalım: Tek kutuplu dünya can çekişiyor. Çin - Rus yakınlaşması bunun en bariz göstergesi.
Yeniden şekillenen dünyada bize yakışan yerimizi almak istiyorsak...
"Aynı gemideyiz" bilinciyle iktidarıyla muhalefetiyle kenetlenerek, 2. Kurtuluş Savaşı'mızdan da muzaffer çıkmak zorundayız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çok ah aldın!.. (27.11.2024)
- Bu millet bu savaşa girmez (26.11.2024)
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)