Hem CHP milletvekili adayı veya PM üyesi olabiliyor hem de "CHP yandaşı" olmayabiliyorsun.
CHP'li olmanın böyle de sevimli bir yanı var.
Sırf bu sevimliliği yüzünden bir ara CHP'li olmayı düşünmedim değil. Ne ki, milletvekili adaylığı bir hobi olarak bile ilgimi çekmedi, vazgeçtim.
CHP'li olmak gerçekten de çok "efektif" bir şey. Matine suare CHP'ye "çalışıyorsun" ama adın "yandaşa" çıkmıyor. Ekrem İmamoğlu bu konuda çok "değişik" bir başarıya imza attı.
Malum seçim sürecinde aynı anda hemCHP'li hem CHP'siz olmayı başardı,daha ne olsun.
Bu kıvraklığı ANAP kökenli olmasına mı borçlu, bilemiyorum; ama kendisini içtenlikle tebrik ediyor, helal olsun, diyorum.
İtiraf edeyim: Ben aynı anda hem Fenerbahçe'yi hem Trabzonspor'u tutabilecek kıvraklıkta bile değilim.
Kendimi kütük gibi hissediyorum.
***
"Tarafsızmış" gibi arzı endam eden bu yazarçizerler 31 Mart seçimleri ardından içlerini öyle döktüler ki, "yandaş" dediklerinin 17 yıldır yazdıklarının toplamı o kadar değil.
Mesela, 74 yaşında, 40 yıllık bir yazar var. Yazarlığının yanı sıra "Atatürkçülük" de yapıyor.
"Atatürkçülük yapıyor" dediğim, Mustafa Kemal'in, "Bağımsızlık benim karakterimdir" sözünün kapsama alanı dışındaki her şey.
Hülasa, ne ABD'nin "bölücü terör örgütüne" binlerce TIR silah vermesi, ne S - 400 umurunda. Varsa yoksa Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı.
Diyeceksiniz ki, Atatürkçülükle ne alakası var?
Valla bunu ona soracaksınız. Sormuşken, "Mustafa Kemal'in askerlerine" gündüz gözüyle "it sürüsü" diyen o elemanın HDP'ye oy istemekle, "Atatürkçü" olmayı aynı bünyede nasıl barındırdığını da bi zahmet sorun.
Geçen günkü yazısında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a verdiği siparişi köşesine taşıdı.
Siparişi ne mi?
AK Parti'nin yaptırdığı kol saati heykeli kaldırılmadan Atatürk Ankara'ya girmezmiş; o saat behemehal ordan kaldırılsınmış...
Siparişi yerine getirildi, saat heykeli kaldırıldı.
O saatin kolu mu yelkovanı mı artık neyi dokundu, bilemiyorum.
Benim bildiğim, Atatürk'ün saat alerjisi yoktu. Saat heykeli olan şehre girmem dediğini de duymadım. Hatta rivayet olunur ki köstekli saat Gazi Paşa'nın hayatını kurtarmış.
Ayrıntılarını Atatürk uzmanı sevgili dostum YılmazÖzdil daha iyi bilir.
O da geçen günkü yazısında döktürmüş ki o kadar olur: "Yüreğimizdeki cam kırıklarının, çektiğimiz acıların toplamıdır Ekrem İmamoğlu... Hasreti duyduğumuz duyguların vücut bulmuş halidir."
Dostlarımın duyguları hep böyle vücut bulsun isterim...
Fakat CHP "yandaşı" olsaymış daha fazla ne diyecekti, onu da merak ediyorum.
***
Sevgili dostum, söz konusu yazısında kimlerle kazandıklarını Tarık Akan'dan Yaşar Nuri Öztürk'e kadar bir bir sayıp dökmüş.
Lakin, Kandil marifetiyle CHP'ye yönlendirilen HDPoylarından tek kelime etmemiş. HDP Eş Başkanı Temelli, "İmamoğlu kazanırsa sayemizde kazandığını bilecek" şeklinde seçimden önce racon kesmişti, o ne olacak?!
Sevgili dostum Yılmaz, "İstanbul'un fethini kutlayanlar kaybetti" demeye getirerek bayram ediyor ama İmamoğlu "biz kazanınca kimse kaybetmeyecek" demişti, o ne olacak?!
Haa, bu arada, Yaşar Nuri Öztürk'le kazandık diyor ama...
Merhumun, "FETÖ'yü Erdoğan'dan başkasıyıkamazdı...Çocuklarımızın geleceği içinErdoğan'a destek vermeliyiz..." sözü var, o ne olacak?!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.