Şaibeli damgasını yemek istemiyorsanız...
Sizi bilmem ama ben medyaya yansıyan herhangi bir "özeleştirilerine" muttali olmadım.
Seçimin diğer kaybedeni, Meral Hanım'ın İP'i de öyle.
Kaybettikleri halde tek eleştirel cümlelerine rastlamadım.
Ne bileyim, "Bu seçimin en büyük kaybedeni biziz, bir belediye başkanımız bile yok. Mansur Yavaş bizden aday olmayı kabul etmemişti de kızmıştık, adam haklı çıktı" diyen bile olmadı.
CHP derseniz...
PKK, FETÖ, Meral Hanım ve HDP'yle ittifak kurduğumuz halde neden yine yenildik diyen bir Allah kulu çıkmadı.
Fakat sıra (aldığı oy oranıyla dosta düşmana 4,5 yıl daha iktidarını tescil ettiren) AK Parti'ye gelince...
İti kopuğu, müraisi yalakası, sinsisi fırıldağı alayı birden, AK Parti eleştirmeni kesildi başımıza!
"İktidarların azığı eleştiri, zehri goygoyculuktur. Riyakârlarla hakikat yolculuğu yapılmaz.
Eleştirinin olmadığı yerde, hadi 'putlaştırma' demeyelim, 'yozlaşma' başlar.
Yanlışa yanlış demezseniz, 'pazarlama elemanına' dönüşürsünüz de haberiniz olmaz.
Fakat, iktidarı eleştirmek başka, yıkım ekibinin memurluğuna koşulmak başkadır..."
Ne kadar başka olduğunu da 31 Mart seçimlerinin hemen ardından bir kez daha gördük.
AK Parti'yi eleştireceğim derken, 31 Mart seçimini AK Parti'nin çöküşü şeklinde kabul ettirmeye çalışan operasyonel algının kullanışlı aptalı oldular.
Fakir tee 2005'lerde, "Yeni sınıfın yeni dallamaları" serlevhalı yazılarla tefessühe neden olan halleri eleştirirken, bugünlerde başımıza eleştirmen kesilen bu tufeyli takımı "yalakalık" uğruna adeta birbirini çiğniyordu.
Dün ikbal devşirmek için AK Parti'ye "yalakalık" yapıyorlardı, bugün her duruma müsait olduklarını CHP'ye kanıtlamaya çalışıyorlar.
Ellerinden gelse...
Onca yıl iktidarda olmanın yorgunluğuna ve onca ekonomik operasyona maruz kalmasına rağmen AK Parti'nin bu seçimden de açık ara birinci parti çıkmasını gizleyecekler.
İstanbul'da kimi yerlerde yapılan tekrar sayımlar sonucunda adayların arasındaki fark yarı yarıya inmiş, bunlar hâlâ lagaluga ediyorlar.
CHP ve İmamoğlu'nun bile kabul ettiği veya kabul etmek zorunda kaldığı bir durum bu.
Tek başına bu bile tüm sandıkların tekrar sayılmasını icbar eder.
Sayın Cumhurbaşkanımız bakınız ne diyor: "İstanbul gibi 11 milyona yakın seçmenin söz konusu olduğu bir şehirde, 30 binle başlayacak, süratle iş 13 bine kadar düşecek. Neyle? Yapılan itirazlarla. Ne yapalım biz bunun peşini mi bırakalım? Nihai karar mercii YSK. YSK verir kararı, isterse 1 oy olsun. 'Eyvallah başım gözüm üstüne' dersin..."
"Diktatör" dediğiniz adam "1 oy fazlasıyla da olsa kazan, başım gözüm üstene" diyecek, siz sayımdan kaçacaksınız.
Olmaz.
Olur da başkan ilan edilseniz de kamu vicdanında "şaibeli" damgasından kurtulamazsınız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çok ah aldın!.. (27.11.2024)
- Bu millet bu savaşa girmez (26.11.2024)
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)