En yükseğe...
Benim bildiğim, gazozuna oynanan maçlarda bile böyle denmez.
Dahası, böyle şike (ki, her türlüsü alçaklıktır) de olmaz.
Cazgırlık yapacak olan en fazla penaltı, ofsayt gibi pozisyonlardan yürür. Auta giden şutun tartışması olmaz.
Futboldan az çok anlayan herkes bilir ki filelere giden topa aut denmez, auta giden topa da gol.
Bu basit misali İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçim sonuçları üzerinden yürütülen tartışma üzerine getirmek istedim.
Zira, aklını yele verircesine tuhaf lakırdılar gırla gidiyor.
Ortada sadece vahim iddialar olsa hadi neyse. Ortada seçim sonucunu değiştirecek çapta "oyların çalındığına" dair belgeler var.
Kaldı ki, seçmen de oy verdiği partiden oyuna sahip çıkmasını istiyor. Bundan doğal ne olabilir?
Ne yani, AK Parti kendi seçmeninin taleplerine göz mü yumsun?
Şaibeli sandıkların incelenmesini talep etmesinler mi?
Hadi göz yumsunlar diyelim, apaçık "oy hırsızlığını" yansıtan o belgeleri ne yapacaklar?
CHP'nin inceleme talebinden rahatsız olmasının manası ne?
Madem kendinizden eminsiniz, neden sormayın sorgulamayın, itiraz etmeyin, dercesine bir tavır sergiliyorsunuz?
Usulsüzlükleri görmezlikten gelin demeye getirmekle, auta giden topu gol sayın demek arasında ne fark var?
Bilakis bunu siz talep edersiniz, kendinizden eminseniz ve tek haram oyda gözünüz yoksa.
Sağa sola kendinizi atıyorsanız, bir şeyleri saklıyorsunuz demektir.
Ne kimseye haksızlık yapacaksınız, ne de haksızlığa uğratılmaya göz yumacaksınız.
Kazanırsanız da herkesin gözü önünde kazanacaksınız.
Siyasi rakipleriniz de olgunlukla bunu karşılayacak, hatta tebrik edecekler. Binali Bey'in geçen gün söylediği de budur.
Buna rağmen nedir bu şamata?
Takdir edersiniz ki en zor yarıştır bu.
Onca yıl iktidarda kalmanın mental yorgunluğuna ve maruz kaldığı ekonomik operasyonlara rağmen AK Parti'nin Türkiye genelinde aldığı oy tartışmasız bir zaferin ifadesidir.
Ne ki, kendinizle yarışmak zorundaysanız, her dem yeniden doğmak zorundasınız.
Bunun için de sosyolojik değişimlerin / dönüşümlerin sıkı bir analizini yapmayı ihmal etmeden, her daim nefs muhasebesi yapmanız şart.
Fakat...
Müfsitlerin, mürailerin, AKP'li fırıldakların, sinsilerin, kalplerinde hastalık olanların "bozgunculuk" mesabesindeki "eleştirilerine" de zerre miskali aldırış etmeyeceksiniz.
Yükseğe daha yükseğe en yükseğe ulaşmak için kesintisiz bir yürüyüşe devam edeceksiniz, başka yolu yok.
"Satranç Dersleri" şairi merhum İlhami Çiçek nasıl demişti: "Yürümenin dışında bütün eylemlerin adı / kaçış kaçış kaçıştır."
Budur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çok ah aldın!.. (27.11.2024)
- Bu millet bu savaşa girmez (26.11.2024)
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)