Sorun aynı mantık düzleminde muhatabının argümanına cevap vermek yerine onun kişilik özelliklerinden dem vurma (ad hominem) safsatasından ibaret olsa, gülüp geçersiniz.
Hiçbir konuda doğru dürüst mantıklı tartışma yok.
Mesela, AKPartililer, CHP'yiFETÖ'yle birlikte hareketetmekle "itham"ediyorlar.
Argümanları mı?
17- 25 Aralık "yolsuzluksusturuculu"darbe girişimi üzerindensiyaset yapmak,MİT TIR'ları ihanetinisavunmak, FETÖ medyasınagöğüs germek, 15 Temmuz direnişineFetullah'la ağız birliği içinde "tiyatro"demek, ila ahir.
CHP'nin cevabı mı?
Hülasası şu: "AKP de vaktiyleFETÖ'yle birlikte hareket ediyordu..."
Böyle bir yanıt olabilir mi?
Bu her şeyden evvel, söz konusu "ithamı" kabul etmek anlamına gelmiyor mu?
Kaldı ki... AK Parti'nin dünkü yanlışı, CHP'nin bugün (FETÖ deşifre olduktan sonra) bilerek yaptığı "yanlışın" gerekçesi veya mazereti olabilir mi?
***
Varsayalım, "saltanatı" savunan bir insan evladı, "Atatürk de saltanatın paşasıydı; Anadolu'ya onu Vahdettin gönderdi" diyerek Atatürk üzerinden"saltanata" gerekçe uydurmayaçalışsa, ne yaparsınız?!
En azından, "Saçmalama yahu, saltanatı kaldıran zaten Atatürk" demez misiniz?
Hayır, benzerlik veya koşutluk kurmuyorum.
Şayet Atatürkçü olduğunuzu iddia ediyorsanız, empati duygunuzu devreye sokarak anlamanıza yardımcı olmaya çalışıyorum sadece.
Anlayın ki...
Gladyoyu (FETÖ) yıkan da Başkan Erdoğan'dır.
Vaktiyle onu demiş bunu demiş, geçiniz.
Sonuç ortadadır: "Teknik nakavt" yöntemiyle ülkeyi ele geçirmeye çalışan FETÖ'yü tasfiye eden Erdoğan'dır.
Ayrıca, soru şudur:
AK Parti FETÖ'yle "ölümüne" savaşırken CHP neden (mesela) yargıyı itibarsızlaştırarak FETÖ'yü kurtarmaya çalışıyor?
Aynı mantıksızlık...
CHP'nin PKK'nın siyasi kanadıyla kurduğu "mahcup ittifak" için de devreye sokuluyor.
Efendim, AKP de "çözüm süreci" başlatmıştı...
Her şeyden evvel o süreç devlet politikasıydı ve karşılığında (Erbakan döneminde olduğu gibi) terör örgütüne silah bırakmak şart koşulmuştu.
Lagalugayı bırakın da cevap verin: Siz şimdi neyin karşılığına, kime karşı "ittifak" kurdunuz?
***
Şayet mantığınız böyle sakatlanmışsa, 28 Şubat sürecinin FETÖ'yeçalıştığını belgelesek de fayda etmez.
Ama yine de deneyelim:
Tarih 30 Ekim 1996'dır; ErbakanHükümeti'nin devrilmesine karar verilir.
ABD Dışişleri Bakanı WarrenChristopher imzalı bir belge AnkaraBüyükelçiliği'ne ulaştırılır.
Bu belgedeki "değerlendirmelerden" birini, İsmail Nacar'ın "Gördüğüm Derin Devlet ve Neo-Haşhaşi FETÖ" kitabından aktaralım: "Türkiye, Birleşik Devletler'in anahtar stratejik ortağı olarak kalmak mecburiyetindedir ve onun bu pozisyonunu gerçekleştirip sürdürmedeki başarımız, bizim milli menfaatlerimizi doğrudan etkileyecektir. Türk askeriyesi, bu sonucu elde etmeye doğru daha büyük çaba sarf etmesi için harekete geçmeye zorlanmalıdır. Bu konudaki aksiyon planlarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum..."
Post - modern darbe böyle start aldı.
Erbakan, 10. Yıl Marşı eşliğinde "mürteci" ilan edilirken...
CIA yetkilisi Fuller'in "İslam'ın gülen yüzü" dediği (gerçekte, "Amerikancı İslam'ın") Fethullah anavatanına "hizmete" alındı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.