SALİH TUNA

Bu karar bölgedeki tüm dengeleri değiştirir

ABD'ye güvenip de abat olanı görmedim, İsrail'den başka.
Pardon, ABD işbirliği uğruna her zillete boyun eğen (bugünlerde de Yemenli çocukları parçalayan) Suudi Arabistan da var.
ABD her daim "efendiköle" ilişkisini ister.
Buna razı olmayanı da dost görmez; hatta antidemokratik, otoriter ilan eder.
Ne demişti (ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi) James Jeffrey, hatırlamanın tam vaktidir: "Erdoğan Washington'da sevilmiyor (...) Suudlar, Mısırlılar bize her koşulda yaltaklanıyor. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor..."
ABD dün de böyleydi.
Kıbrıs için harekete geçme kararı aldığında İnönü'yü sevmemişlerdi. Kıbrıs çıkarmasında da Ecevit'i.
Ambargo kararı aldıklarında Ecevit (Diyojen'den mülhem) "Gölge etme başka ihsan istemeyiz" demişti hani...
Peki ne yapacağız?
"Ne ABD ne Rusya tam bağımsız Türkiye" mi diyeceğiz?
Hedefimiz budur elbette ama sloganla olmaz.
***
Stratejik düşünmek zorundayız. ABD, taşeron örgütü FETÖ üzerinden 15 Temmuz'da Türkiye'yi işgale kalkışmışken, Rusya iki uçağının düşürülmesi provokasyonuna rağmen Türkiye'nin yanında yer aldı.
Ankara Büyükelçisi Karlov cinayetine rağmen de tavrını değiştirmedi.
Bunları görmezlikten gelemeyiz.
ABD "kara ordumuz" diyerek binlerce TIR silah verdiği PKK'nın Suriye koluna, Fırat'ın doğusunda "İkinci İsrail"i kurdurmaya çalışırken, Rusya bunu "Suriye'nin toprak bütünlüğüne" en büyük tehdit görüyor.
Türkiye de aynı şeyi söylemiyor mu?
Durum tespitini iyi yapmak zorundayız: Rusya'yla çıkarlarımızın örtüştüğü bir dönemden geçiyoruz.
Hem, Türkiye'yi parçalamak isteyen ABD'dir, Rusya değil.
***
ABD her ülkeyi istediği zaman vurabilme "özgürlüğü" istiyor. Bu "özgürlüğünün" elinden alınmasına da hiç tahammülü yok.
O kadar ki, Rusya'dan S-400 füze sistemi aldığı için Çin'e bile askeri yaptırım kararı alabiliyor.
Çin, NATO üyesi mi?
Demek ki, "NATO üyesisiniz, silahların entegrasyonu / uyumu bakımından S-400 çok sakıncalı..." lakırdıları masalmış.
ABD yavrusu İsrail de "güvenlik kaygılarını" dile getirerek Suriye'ye S-300 verilmesine engel oluyordu.
Görüyorsunuz işte, "güvenlik" telakkileri ABD ile aynı.
Yani, havadan saldırdıklarında hiçbir mukavemetle karşılaşmama özgürlüğü. (Hava önemli, çünkü karadan hiçbir halt edemeyeceklerini biliyorlar.)
Gelgelelim...
Akdeniz'de düşürülen uçaklarının ve ölen askerlerinin sorumluluğunun İsrail'de olduğunu söyleyen Rusya, Suriye'ye S-300 verme kararı aldı.
Bu şu demektir:
Şayet Putin, Siyonist network'ten korkup geri adım atmazsa, İsrail'in ve evangelistlerin Arz-ı Mev'ud hayalleri suya düşer.
Sonuç itibariyle de bölgedeki tüm dengeler değişir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.