SALİH TUNA

Hiç insan o yazının altında poz verir mi?

ABD'nin malum papaz tehdidi başta olmak üzere gündem felaket yoğun fakat hazır elim değmişken "elema" yarım bırakmak istemiyorum.
Nerden baksanız çok tuhaftı...
Olanca kariyerini "cemaatleri" ve "İslamcıları" jurnallemekle kazanan bu "solcu /sosyalist" eleman son günlerde "cemaatleri" kendine dert edinmişti.
Nasıl mı?
AK Parti'nin ("irtica" veya "gerici" diyemeyeceği için) "yerli ve milli değil" diyerek "cemaatleri" bitireceğini savlamıştı.
Nasıl olduysa artık...
AKP'li fırıldaklar, gevşekler, mezhep savaşçısı müfteriler ve özellikle de FETÖ'cülerle aynı dertten muzdarip hale gelmişti.
***
"Türk askeri silahsızlandırılsın" şeklinde açıklama yapan PKK liderlerinden Duran Kalkan'la çok ilginç bir söyleşi yapmıştı.
Ne zaman mı?
PKK'nın silah bırakmasının söz konusu edildiği 2013'te Kandil'e koşmuş, "Silahlarınızı bırakmak ağırınıza gitmiyor mu?" kıvamında sorular sormuştu.
En ilginci de çadırda çektirdiği fotoğraftı.
O kadar ki (söz konusu yazımda da anlattığım üzre) kim terörist, kim gazeteci belli değildi.
Öcalan posterinin altındaki masa başında Çakır Ruşen oturmuş, Duran Kalkan da masanın köşeciğine iliştirilmiş sandalyede elleri dizlerinde ilgiyle dinliyordu.
Gelgelelim, Çakır Ruşen'in bundan daha acayip bir fotoğrafı vardı.
Gezi çocuklarının kırıp döktükleri NTV'nin canlı yayın aracının önündeki o mağrur ve küstah fotoğrafı...
Dündar Can'cık'la yan yana iki terörist gibi poz vermişlerdi hani.
Medya mensubu bu iki elemanın medya aracının önündeki o müstekreh fotoğrafını NTV bile sorgulamadı.
Müstevli medyası Gezi desisesini öyle arkalamıştı ki "ötekileştirilmeyi" göze almadan sorgulamak mümkün değildi.
Wall Street Journal'ın Gezi olaylarıyla ilgili tüm haberlerden abonelik ücretini kaldırdığını hatırlatalım da varın gerisini siz hesap edin.
***
Gezi zekâlılar NTV'nin canlı yayın aracını adeta "Berlin Duvarı"na çevirmişlerdi.
"Orantısız zekâlarını" yansıttıkları aracın üzerindeki yazıları sansürsüz iktibas etmeye terbiyemiz elvermez.
Sayın Erdoğan'a hakaretlerin bini bir paraydı.
En tepeye de büyük harflerle "imzalarını" (G.T) atmışlardı. (Google marifetiyle isteyen bu terbiyesizlerin "imzasını" görebilir. Ey "genç çeri" iki harfin arasında nokta yerine başka bir harfi göreceksin, sakın şaşırma.)
İş bu Çakır Ruşen adlı elemanın öyle kin ve nefretle gözü dönmüştü ki kendi ayağıyla G.T altına girip poz vermişti.
***
Sinsiliği sayesinde "İslamcı sokakta" mukim gevşeklerden ve eziklerden mebzul miktar dost edindi.
Bu dostlarının itirafçılığı" veya mihmandarlığıyla Olivier Roy'ların saha elemanı gibi çalıştı.
"Bu yıl hac mevsimi kurban bayramına rastlıyordu" şeklindeki ifadelerle "dindarlaşmanın" vahametini anlatan 80'li yılların NOKTA dergisinde acar muhabirlik yaptığı dönemde, kimseciklerin varlığından haberdar olmadığı Adnan Oktar'ı keşfetmiş, defaatle gündeme getirmişti.
O kadar ki, "elemanın" sayesinde Adnan Oktar da kendini keşfedip "yapılanmaya" girişmişti.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.