Bayramlar birlik beraberliğin pekiştiği, küslerin barıştığı, sofraların bölüşüldüğü günler.
Hele hele her bayramda "nerede o eski bayramlar" diyerek herkesin burnunda tüten huzur günleri bayramlar.
Çocukların şeker topladığı, harçlık aldığı, yeni elbiseleriyle gezebilmek için gecesini uykusuz geçirdiği günler.
Gerçek ihtiyaç sahibini bulup fitrelerin verildiği bayramlar.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne: dünyanın dört bir yanında zulümler devam ederken mümkün mü bayram kutlamak.
Gazze'de masum çocuklar, bırakın şeker toplamayı, bırakın harçlıklarını alıp lunaparkta eğlenme hayalini kurmayı, yiyecek bir lokmaya muhtaçken bayram kutlamak mümkün mü?
Daha oyun çağında olan çocukların hayatta kalabilme mücadeleleri. Bu mücadeleyi yaparken de bir o kadar vakur duruşları..
Ve medeni dünyanın vicdan sahib birkaç ülke hariç, fal taşı gibi açık gözlerinin bu duruma kör kalması.. ateş düştüğü yeri yakar demişler ya, tam da öyle gerçekten. Medeniyet denilince mangalda kül bırakmayanlar, kendi coğrafyalarında yaşanan olaylara nasıl da aslan kesilip hak hukuk dersi vermeye çalışıyor, hepimiz biliyoruz.
Ortak olması ve ortak yaşanması gereken acılar bile, senin acın benim acım diye kalıplaştırılmış maalesef..
Umarız dünya bu sessiz çığlıklara daha fazla kör ve sağır kalmaz. Umarız en kısa sürede masum çocukların acısı diner.
İşte böyle bir ortamda bir bayram daha geldi çattı. Kimine bayram, kimine acı, kimi içinse sıradan bir gün oldu bu bayram da maalesef
BAYRAM ÇALIŞANLARI
Tabii bir de bayram çalışanları var.. yaptığı meslek gereği ya da evine biraz daha fazla katkı sağlamak için mesai yapan çalışanlar. Pastacısından fırıncısına temizlik hizmetlerinden sağlık personeline, Onları da unutmamak lazım. Aileleri için fedakarlık yapan ebeveynlerin de bayramını kutlamadan geçmeyelim.
Birlik beraberlik içinde yaşadığımız, huzur ve barışın hakim olduğu, acıları da sevinçleri de ortak paylaştığımız bayramlar dileğiyle.. Nerede o eski bayramlar….